Manisa Müftüsünden zekat uyarısı. İslam’ın sosyal dayanışmayı, birlik ve beraberliği, huzur ve barışı temin eden en önemli ibadetlerinden birisinin zekat ibadeti olduğunu kaydeden Manisa İl Müftüsü Mustafa Soykök, “İslam dini, servetin toplumun bir kesiminin elinde dolaşan bir saltanat olmasını istememektedir.
Yüce Allah insanlara hiçbir faydası olmayan ibadeti emretmekten münezzehtir.Dolayısıyla Kur'an'da geçen ibadet kavramları anlamsız, ezberlenmiş, sürekli tekrar edilen kuru bir tapınma değil, hayatın tümünü içine alan inanç ve güzel ahlaktan tutun dürüst ve adaletli olmaya kadar bütün bir yaşamı kapsamaktadır.İbadet
Terim olarak oruç; tan yerinin ağarmasından akşam oluncaya kadar şer’an belirlenmiş ibadeti yerine getirmek niyetiyle yeme, içme ve cinsel ilişkiden uzak kalmak demektir. Kaynaklarda yer alan bilgilere göre oruç, hicretin ikinci yılı Şaban ayında (Şubat 624) farz kılınmıştır.
İbadet denilince akla, namaz, oruç, hac, umre, zekat, sadaka, zikir, tefekkür gibi kavramlar gelir. Bu kavramlar etrafında şekillenen dini hayat merkezinde ibadet olan bir kulluk sürecini kapsamaktadır. Kulluk, sadece ibadet etmek demek değildir. İbadet etmek, Allah’ın razı olduğu ve emrettiği davranış biçimlerinden birkaçıdır.
5- Oruç ibadeti hakkında bilgi veriniz. Oruç; niyet ederek tan yerinin ağarmaya başlamasından (imsak vaktinden) itibaren güneş batıncaya kadar yememek, içmemek ve cinsel ilişkiden uzak durmak suretiyle yerine getirilen bir ibadettir. İslam, orucun diğer semavi olan ve olmayan dinlerdeki ibadet dışı boyutuna son vermiştir.
TwDaV7c. Oluşturulma Tarihi Haziran 17, 2015 1458İslâm'ın beş temelinden biri de Ramazan ayında oruç tutmaktır. Oruç; niyet ederek tan yerinin ağarmaya başlamasından imsak vaktinden itibaren güneş batıncaya kadar yememek, içmemek ve cinsel ilişkiden uzak durmak suretiyle yerine getirilen bir ibadettir. Oruç, hicretin ikinci yılında farz tutmak suretiyle Allah'ın emrini seve seve yerine getiren mü'minlerin bağışlanacağını, günahlarının affedileceğini müjdeleyen Peygamberimiz şöyle buyuruyor "Bir kimse inanarak ve mükâfatını umarak Ramazan orucunu tutarsa geçmiş günahları bağışlanır." Oruç, bütün dinlerde inanç sistemlerinde meşru kılınmış önemli bir ibadettir. İslam, orucun diğer semavi olan ve olmayan dinlerdeki ibadet dışı boyutuna son vermiştir. İslam, orucun yalnız şekli ile yetinmeyip, onun manevi hakikatine de gereken önemi vermiştir. İslam'da oruçla birlikte yalnızca; yemek yemek, cinsi yakınlıkta bulunmak gibi eylemler yasaklanmakla kalmamış, bununla birlikte; orucun gayesini, ruhi ve ahlaki kaidelerini bozan her türlü davranış da yasaklanmıştır.
Allah’ın yapılmasını istediği şeylerde kullar için çok büyük faydalar, yasakladığı şeylerde ise büyük zararlar bulunduğu inkar edilemez bir gerçektir. İslâmi öğretinin kendilerine yüklediği görev gereği İslâm âlimleri çeşitli ibadetlerin yarar ve hikmetleri konusunda öteden beri kafa yormuş, bunların kişisel pratik yararlarından çok, insan nefsinin arındırılması ve yükseltilmesi yolunda fonksiyonel hâle getirilmesine çalışmışlardır. Bu bağlamda kulların yapmakla yükümlü tutulduğu ibadetlerin sağladığı bazı faydalar ya da hikmetler tespit edilebildiği gibi, bu faydaların veya gerçekleştirilmek istenen amaçların tamamının tespit edilemediği de bir ibadetinin temel hedefi insanları takvaya eriştirmektir. Bu bizzat Kur’an-ı Kerim’de “Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakınmanız için oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de farz kılındı...” Bakara, 2,/183 şeklinde ifade edilmektedir. Oruç ibadeti kanaatkarlığımızı güçlendirir. Açlık çeken insan yoksulun, muhtacın durumunu anlar ve kanaat etmenin önemini daha iyi kavrar. Artık israf edemez olur. Allah Resulü’nün “Kanaat bitmeyen bir hazinedir” Beyhakî, “Zühd”,2/88 sözü, müminin kulaklarında yankılanır. Nimetin eskisinden daha çok kadrini bilen insan, Allah’a olan şükrünü artırır. Hırsın mahrumiyete, kanaatin rahmete vesile olduğunu anlar. Allah Resulü’nün “iktisat eden geçim sıkıntısı çekmez” Ibn Ebî Şeybe, el-Musannef, 5/331 müjdesi hayatında tezahür etmeye başlar. Oruç ibadeti, insana iftar ve sahur ile, kılınan teravih namazlarıyla, diğer ibadetlerle hayata çekidüzen verme imkânı ayı olan Ramazan Ayı, kulun Rabbine iltica ederek, günahlarının bağışlanması için hayat yoluna yerleştirilmiş fırsat ve hazinelerle doludur. Kişi, Kur’an üzerinde daha fazla düşünme imkânı yakalar. Ramazanın getirdiği bereketle insan, Kur’an’dan daha çok haz alır, onu daha derinden ve bilinçle dinleyip anlama imkânını elde eder. Oruç bedenin zekâtı olarak, vücutta birikmiş zararlı unsurların defi için metabolizmaya büyük bir imkân sağlar. İnsanın, vücudunu diğer canlılardan daha farklı olarak madde ve mananın sırlı ve ahenkli bir birleşimi olarak görmeye başladığı bu ayda vücutlar yenilenir, dimağlar parlar... Allah Resulü’nün “oruç tutunuz ki sıhhat bulasınız” sözünü teyit edercesine bedenlerimiz sağlık bulur. Taberani, Mu’cemu’l-Ev-sat, VIII, 174. Ramazan orucu ümitsiz insanların bağışlanma ümitlerini yeşerttikleri bir zaman dilimidir. Oruç, ansızın gelecek sıkıntılara karşı insanlara dayanıklı olmayı öğreten bir öğretmendir. Çocuklarımıza dinlerini, havasını teneffüs ederek, yaşayarak öğrenme ve yaşama fırsatı veren bir aydır Resulü, inanıp karşılığını Allah’tan bekleyerek Ramazanı değerlendirenlerin geçmiş günahlarının bağışlanacağını söylemiştir. Nesâî, “îman”, 21 Aynı şekilde Allah Resulü, Sahabi Ka’b b. Ucre’ye hitaben “Ey Ka’b! Namaz kişinin Müslüman oluşuna delildir. Oruç ise sağlam bir kalkandır. Sadaka vermek, suyun ateşi söndürdüğü gibi günahları silip süpürür. Ey Ka’b! Haramla beslenerek teşekkül eden et ve kemiklere ancak ateşte olmak yaraşır.” Tirmizî,“Cum’a”, 79 buyurmuştur. Orucun hikmetleri ile hükümlerini anlamak arasında sıkı bir bağ vardır. Oruç ibadetinin yerine getirilmesi ile ilgili kuralların bilinmesi, orucumuzu Allah Resulü’nün bize hikmet olarak bıraktığı sünnetine uygun oruçlar tutmamıza imkân tanıyacaktır.
Oruç ibadetinin bireye ve topluma kazandırdıkları hakkında bilgi Yüce Allah, bizim ibadetlerimize muhtaç değildir. İbadetlerin karşılığı yalnız Allah’tan beklenir. Oruç ibadeti de Allah rızası için yapılır. Allah, insanların yararına olmayan bir şeyi ister mi? Allah’ın yapılmasını istediği ibadetlerin hepsi bizim yararımızadır. Oruç tutan insan, her şeyden önce Allah’ın isteğini yerine getirmiş olur. Bu nedenle onun sevgisini ve hoşnutluğunu kazanır. Kendisi de huzurlu ve mutlu olur. Oruç tutan insanlar, gün boyunca bir şey yiyip içmezler. Böylece zorluklara karşı sabretmeyi öğrenirler. Oruç tutmak insanın nefsine hakim olmasını, sorumluluk bilincini geliştirmesini sağlar. Oruç, insan sağlığı açısından yararlı bir ibadettir. Hz. Muhammed; “Oruç tutun ki sağlıklı olasınız” buyurarak orucun insan sağlığı açısından yararına dikkat çekmiştir. Oruç insanın davranışlarını güzelleştirir. Oruç tutan insan, sahip olduğu nimetlerin değerini daha iyi anlar. Bunları beğenmezlik zaman, bir lokma ekmeğin, bir yudum suyun ne kadar değerli olduğunun farkına varır. Böylece bu nimetleri savurganca kullanmamayı öğrenir ve israftan kaçınır. Oruçlu insan, bütün gün ibadet halinde olduğunun bilincindedir. Kötü davranışlarda bulunmanın kendisine yakışmayacağını bilir. Bu bilinçle kişi, her zamankinden daha çok, kötü davranışlardan kaçınır, iyi davranışlara yönelir. Başa dön tuşu
“Oruç ve zekât ibadeti hakkında bilgi veriniz.” ulaşabilmek ve dersinizi kolayca yapabilmek için aşağıdaki yayınımızı mutlaka ve zekât ibadeti hakkında bilgi Oruç ve Zekat ibadeti Müslümanlar için önemli iki konu olarak değerlendirilmesi gerekmektedir. Zekat Müslümanların yılda bir defa mallarının 40’ta 1’ini ihtiyaç sahibi olan insanlara dağıtmasına zekat denir. Oruç yılda bir kere Ramazan ayına denk gelen insanların sabah ezanı ile akşam ezanı okununca ya kadar bir şey yiyip içme dikleri Allah için güzel davranışlarda bulundukları ve ibadet ettikleri ibadete oruç denir. Sonuç olarak oruç ve zekat toplum içerisinde var olan düzeni sağladı ve toplumun dayanışma ve yardımlaşma olgusunu geliştirilmesi amacıyla bu iki ibadet çok büyük bir öneme sahiptir.“4. Sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Ders Kitabı Cevapları Tutku Yayınları Sayfa 57” ile ilgili aşağıda bulunan emojileri kullanarak duygularınızı belirtebilir aynı zamanda sosyal medyada paylaşarak bizlere katkıda bulunabilirsiniz. ☺️ BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
İçerik tablosuZEKAT İBADETİZEKAT NEDİR?ZEKATIN FARZ OLABİLMESİ İÇİN HANGİ ŞARTLAR GEREKİR?NİSAP MİKTARI NEDİR?ZEKATIN GEÇERLİ OLMASI İÇİN GEREKLİ ŞARTLAR NELERDİR?ZEKATIN GEÇERLİ OLMASI İÇİN GEREKLİ ŞARTLAR NELERDİR?ZEKAT NE ZAMAN VERİLİR?KİMLERE ZEKAT VERİLİR?KİMLERE ZEKAT VERİLMEZ?VERGİ ZEKAT YERİNE GEÇER Mİ?ZEKAT İBADETİZEKAT NEDİR? Zekât sözlükte; artma, çoğalma, arıtma, bereket ve övme anlamlarına gelir. Bir fıkıh terimi olarak zekât şöyle tarif edilir Belli mal türlerinin belirli bir bölümünü, Allah Teâlâ’nın belirlediği bir kısım müslümanlara mülk olarak ibadetlerden biri olan zekat, İslâm’ın beş temel esasından olup, hicretin ikinci yılında Medine’de farz kitabımız Kur’an-ı Kerim’deRahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla “Namazı dosdoğru kılın, zekâtı verin…” Bakara,suresi 43- 110 Ayetler ..Hac, suresi Nur Suresi ..; Mücadele Suresi 13 ayet..; Müzzemmil, Suresi Namaz ile zekatı birlikte emretmektedir; “Onların mallarından, kendilerini temizleyeceğin, arıtıp yücelteceğin bir sadaka al ve onlar için dua et; çünkü senin duan onlara huzur verir. Allah işitendir, bilendir.” Tevbe Suresi FARZ OLABİLMESİ İÇİN HANGİ ŞARTLAR GEREKİR?1 Mükellef Olmak Zekât verecek kimsenin müslüman, hür, akıllı ve ergen olması gerekir. Gayr-i müslimlere, köle ve cariyelere, akıl hastalarına ve çocuklara zekât farz Nisap Miktarı Mala Sahip Olmak Temel ihtiyaçlardan ve borçtan başka nisap miktarı veya daha fazla bir mala mâlik bulunmak gerekir. Bu kadar malı olmayan kimseye zekât farz MİKTARI NEDİR?Nisap, sözlükte “ölçü, sınır, işaret, asıl” anlamına gelir. Bir terim olarak; zekâtın gerekmesi için ölçü olarak tespit edilen belirli bir miktardır. Servetin zekâtı gerektiren miktarını ifade Peygamber tarafından belirlenmiştir. Bu asgarî sınırlar, o dönem İslâm toplumunun ortalama hayat standardını ve zenginlik ölçüsünü göstermektedir. Hadislerde belirlenen nisap miktarları şöyle sıralanabilir; 80,18 gr. altın veya bunun tutarında para veya ticaret malı ; 40 koyun veya keçi, 30 sığır, 5 deve. Nisap miktarının belirlenmesinde kullanılan bu malların, o dönemin en yaygın zenginlik aracı olduğu Malın, Nâmî büyüyen, artan Bir Mal Olması Bir malın zekâta tâbi olması için “nemâ” niteliğine sahip olması gerekir. Sözlükte “artmak, çoğalmak ve gelişmek” anlamına gelen nemâ, bir terim olarrak ikiye ayrılıra Gerçek üreme Bir malın ticaretle, doğum yoluyla veya tarımı yapılarak artması “gerçek üreme”dir. Bu yüzden ticaret amacıyla elde bulunan eşya ve hayvanlar zekâta tabi olduğu gibi, dölünü ve sütünü almak için kırlarda otlatıllan ve sâime denilen hayvanlar da zekâta Hükmen üreme Bir malın kendisinde artma imkân ve potansiyelinin bizzat bulunmasıdır. Altın, gümüş ve paralar bu niteliğe sahiptir. Bunlar ticarrette kullanılmak, malların mübadelesinde vasıta olmak yoluyla ihtiyaçları karşşılar, bu yüzden bunlar yaratılış bakımından üremeye, artmaya ve ticarete Mala Tam Olarak Sahip Olmak Zekâtı verilecek malın mülkiyetine sahip olmak yanında, bu malın zilyedi bulunmak da gereklidir. Zilyetlik; malın fiilen mülk sahibinin elinde olması veya onun hüküm ve tasarrufu altında bulunması Malın Üzerinden Bir Yıl Geçmiş Olmak Oruç ve hac ibadetinde olduğu gibi zekât konusunda da kameri ay esası uygulanır. Zekâtın farz olması için nisap miktarı malın üzerinden bir kamerri yılın geçmesi gerekir. Buna “havelânü’l-havl” Malın Borç Karşılığı Olmaması Zekâta tâbi olan mallarda aranan “tam mülk olma” ve “temel ihtiyaçlardan fazla bulunma” şartlarının bir sonucu olarak, zekâta tâbi olan malın borç karşıllığı GEÇERLİ OLMASI İÇİN GEREKLİ ŞARTLAR NELERDİR?1 Niyet Genel olarak diğer ibadetlerde olduğu gibi zekâtta da niyet şarttır. Hz. Peygamber “Ameller niyetlere göredir” 53 buyurmuştur. Zekâtı vermek bir amel ve namaz gibi bir ibadettir. Bu yüzden nafile sadakadan onu ayırmak için niyet Temlik Verilecek zekâtın geçerli olması için temlik şarttır. Temlik; zekât olarak verrilecek mal veya nakit paranın mülkiyetini zekâtı alan kimseye nakletmek demmektir. Bu yüzden mübah kılmak mesela sofrasına alıp ikramda bulunmak temllik niteliği taşımadığı için zekât yerine geçmez. Nafile sadaka olur. Zekât akıl hastasına veya temyiz gücüne sahip olmayan çocuğa verilemez. Ancak onlar adına anne, baba, vasi veya veli gibi, onu temsil eden kimselere GEÇERLİ OLMASI İÇİN GEREKLİ ŞARTLAR NELERDİR?1 Niyet Genel olarak diğer ibadetlerde olduğu gibi zekâtta da niyet şarttır. Hz. Peygamber “Ameller niyetlere göredir” 53 buyurmuştur. Zekâtı vermek bir amel ve namaz gibi bir ibadettir. Bu yüzden nafile sadakadan onu ayırmak için niyet Temlik Verilecek zekâtın geçerli olması için temlik şarttır. Temlik; zekât olarak verrilecek mal veya nakit paranın mülkiyetini zekâtı alan kimseye nakletmek demmektir. Bu yüzden mübah kılmak mesela sofrasına alıp ikramda bulunmak temllik niteliği taşımadığı için zekât yerine geçmez. Nafile sadaka olur. Zekât akıl hastasına veya temyiz gücüne sahip olmayan çocuğa verilemez. Ancak onlar adına anne, baba, vasi veya veli gibi, onu temsil eden kimselere NE ZAMAN VERİLİR?Aslî ihtiyaçları ve borçları dışında nisap miktarı, zekâta tabi ve üzerinden bir yıl geçmiş bir mala sahip olan kimsenin bunun zekâtını geciktirmeden vermesi ödeme vakitleri malın türüne göre Altın, gümüş, para ve ticaret mallarının zekâtı ile hayvanların zekâtı her yıl bir kere kamerî yıl tamamlandıktan sonra Tarım ürünleri ve meyveler, yılda birden çok ürün verme durumuna göre öşre tâbi olur. Bunlarda bir yılın geçmesi şartı Balın zekâtı, zekât verecek kadar balın meydana gelmesi, madenlerin zekâtı ise, zekât verecek kadar maden çıkarmakla farz ZEKAT VERİLİR?Kur’an-ı Kerim’de zekâtın kimlere verileceği belirtilmiş ve hicretin 9. yıllında inen Tevbe sûresinde bunlar şöyle sıralanmıştır “Sadakalar zekâtlar Allah’tan bir farz olarak fakirlere, miskinlere, zekât işinde çalışanlara, kalpleri İslâm’a ısındırılmak istenenlere, kölelere, borçlulara, Allah yollunda olanlara ve yolda kalmışlara aittir. Allah bilendir, tam hüküm ve hikmet sahibidir” Tevbe, 9/60.1 Yoksullar ve düşkünler Bunlar, Kur’an’daki ifadesiyle “fakirler ve miskinler”dir. Fakir; ev ve ev eşyası gibi temel ihtiyaçlarını karşılayan malı olsa bile, gelirleri mutat olan ihtiyaçlarını karşılamayan ve borçları düşüldüğünde, nisap miktarından daha az malı bulunan kimsedir. Bir işte çalıştığı halde gelir düzeyi temel ihtiyaçlarını karşılamayan kimse de bu sınıfa Zekât işlerinde çalışanlar Bunlar zekât işlerinde çalıştırılan memurllardır. Âyette geçen “âmil” sözlükte bir iş yapan, işçi, zanaatkâr gibi anlamlara gelir. Terim olarak ise zekât gelirlerini toplamak ve hak sahiplerine dağıtmak için görevlendirilen kişiyi ifade Müellefe-i kulûb İlgili âyette dördüncü grup olarak zikredilen bu sınnıf, kalpleri İslâm’a ısındırılmak istenen kimseleri Köleler Kölelikten kurtulmak, hürriyetini para ile satın almak isteyen kimselere de zekât verilir. Zekât fonundan yararlanılarak kölelerin özgürlüğüne kavuşturulması, İslâm’ın insan hürriyetine verdiği önemi Borçlular Borcu düşüldükten sonra, nisap miktarı malı kalmayan kimsseler bu sınıfa girer. Başkasından malı veya alacağı olup da, bunu alması mümkün olmayan kimse de borçlu sayılır. Bu şekilde borcu yüzünden darda bulunan kimseye zekât vermek borçsuz yoksula vermekten daha Allah yolunda olanlar Kelime olarak “Allah yolunda” anlamına gelen “fî sebîlillah” tamlaması, terim olarak iki farklı anlamda kullanılmıştır. Birinci anlamı; İslâm’ı yüceltmek için bilfiil savaşta bulunmaktır. Buna göre savaşta olan mücâhitlere zekât verilir. İkinci anlamı ise; Allah rızasına uygun ve O’na yaklaşmak için yapılan her türlü hayırlı iştir. Buna göre Allah rızasını gözeten, hayır ve tâat niteliği bulunan işleri yapan kişi ve kurumlara zekât fonundan yardım Yolda kalmış kimse Yolculuğa çıkan, iyilik ve yararlı bir iş için yolculluk yapan ve gittiği yere yardımsız olarak ulaşamayan kimse bu sınıfa girer. Hac, savaş, mendup ziyaretler veya ticaret için yapılan yolculuklar buna örnek ZEKAT VERİLMEZ?1 Ana, Baba, Eş ve Çocuklar Bir kimse kendi zekâtını yoksul bulunan eşine, usul ve fürûuna veremez. Usul; bir kimsenin anası, babası, dede ve nineleridir. Fürû ise; oğulları, kızları, bunların çocukları ve torunlarıdır. Boşanma iddeti beklemekte olan karısı da bu hüküm kapsamına Müslüman Olmayanlar Zekât ibadet içerikli bir yükümlülük olduğu için gayri müslimlere, inançsız kişilere ve dinden dönenlere Zenginler Zengin kimseye zekât vermek caiz değildir. Yalnız zekât memuru emeğinnin karşılığı olarak zekâttan pay alacağı için o zengin de olsa kendisine ayrılan payı alabilir. Yine yolculuk sırasında muhtaç duruma düşen zengin kimse de zekât alabilir. Çünkü yolcu gerçekte zengin olsa bile o anda yoksul Hz. Peygamber’in Yakınları Hz. Peygamber’in ailesine zekât ve sadaka almak Küçükler ve Akıl Hastaları Yedi yaşından küçüklere ve akıl hastalarına doğrudan zekât vermek caiz değildir. Zekât bunların velilerine teslim ZEKAT YERİNE GEÇER Mİ?Vergi, kamu giderlerini karşılamak üzere devletin tek yanlı olarak ve vergi koyma yetkisine dayanarak, kişi ve işletmelerin gelir ve mallarından aldığı parralardır. Günümüzde Devlet tarafından çeşitli adlarla alınan vergilerde, -zekâttın verileceği sekiz sınıf gibi- bir “harcama alanı” sınırlaması yapılmadığı için, verginin zekâttan sayılmaması gerekir. Bu yüzden mü’min vergi olarak verdiği meblağı, zekâtından düşemez. Ancak zekât veriyorum diye vergi vermeme hakkı da söz konusu olmaz. Çünkü her devirde İslâm toplumlarında devlet, kamu harcamaları için zekâtın dışında başka adlarla örfî vergiler bizi takip edin ve beğenin
oruç ve zekat ibadeti hakkında kısa bilgi