CQFERrc. Şunu öncelikle belirtmeliyiz ki; Ehl-i Sünnet, ehl-i kitaptan gelen bilgilere ihtiyatla yaklaşır. Bugün elimizde bulunan Tevrat ve İncil’in nerelerinin tahrif edilmiş olduğunu tespit etmek mümkün olmadığından, Müslüman’a düşen görev, hangi konu olursa olsun onu Kur'an ve sünnetteki delillerle mukayese ederek teyid etmesidir. Konu ile ilgili bir malumat elimizdeki Kur'an ve sünnetle apaçık çelişiyorsa reddedlir. Eğer çelişmiyorsa ne tasdik edilir, ne de bütün bütün red edilir. Nitekim Peygamber efendimiz bir hadiste “Ehl-i Kitap’ın size haber verdiklerini tasdik de etmeyin, yalanlamayın da. Allah’a ve Resulüne inandık.’ deyin. Böylece verilen haber batılsa tasdik etmemiş, doğruysa da onu yalanlamamış olursunuz.” Abdurrezzak, Musannef, 6/111; Ahmed b. Hanbel, 4/136; Ebû Dâvud, İlim 2 Bir Hadiste Peygamberlerin sayısının olduğu ve bunlardan 315'inin resul olduğu bildirilmiştir. Ahmed b. Hanbel, Müsned Kur'an'da ismi geçen 25 Peygamber vardır. Kur'an'da geçen üç ismin peygamber mi, velî mi oldukları hususunda ihtilaf vardır. Bunlar Üzeyir, Lokman ve Zülkarneyn asdır. Kur'an'da ismi zikredilmeden bahsi geçen peygamberler de vardır. Bunlardan bazıları şunlardır 1- Musa as'dan sonra yerine geçip Filistin'i feth eden Yûşâ as, Kehf Suresinde Musa as beraber seyahaye çıktığı genç olarak anlatılır. 2- O seyahat neticesinde buluştukları ledün ilmine sahip olarak vasf edilen Hızır as da galib görüşe göre peygamberdir. 3- Davud as'ın Câlut'u öldürmesi kıssasında bahsi geçen İşmuil veya Samuyel as. 4- Ölümünden yüzyıl sonra tekrar diriltilerek Allah'ın ölüleri nasıl dirilttiğine şâhid kılınan kişi, bir rivayete göre İrmiyâ as'dır.
Tevrât kelimesinin kökü Arap dilcilerine göre verâ fiilidir; ancak vezin kalıbıyla ilgili ihtilâf vardır Tevrât kelimesinin kökü Arap dilcilerine göre verâ fiilidir; ancak vezin kalıbıyla ilgili ihtilâf vardır. Basra ekolüne göre bu kelime "fev'ale" vezninden vevrât ووراة olup birinci vav tâ harfine dönüşmüştür; çünkü bu vezin Arap dilinde daha yaygın kullanılır Tâcü'l-ʿarûs, "vry" md.; Lisânü'l-ʿArab, "vry" md.. Kûfe ekolü ise "tef'ile" vezninden tevriye تورية olduğunu ileri sürmüştür Tâcü'l-ʿarûs, "vry" md.; Lisânü'l-ʿArab, "vry" md.; Zebîdî, X, 389. Tevrat kelimesini kıraat imamlarından bazıları "tevriye", bazıları da "tevrât" şeklinde okumuştur Fahreddin er-Râzî, VII, 159; Beyzâvî, I, 144. Buna karşılık bir kısım âlimler tevrat lafzının Arapça olmadığını ve kelimeye Arapça bir temel bulmaya çalışmanın gereksizliğini vurgulamıştır Zebîdî, X, 389. Şiî müfessiri Muhammed Hüseyin Tabâtabâî bu lafzın İbrânîce'den geldiğini belirtmiştir el-Mîzân, III, 9. Son dönem dilcilerinin çoğu tevratın İbrânîce torah kelimesinin Arapçalaşmış şekli olduğu kanaatindedir Butrus el-Bustânî, I, 176; Ahmed Rızâ, I, 414. Bazı modern araştırmacılar ise tevratı İbrânîce-Ârâmîce melez bir kelime diye nitelendirmektedir EI2 [İng.], X, 393. Yahudi geleneğinde tevrat "öğreti, doktrin, kılavuz, teori, hüküm, kanun, din" gibi anlamlar taşımaktadır. Bu kelime, Hz. Mûsâ'ya verilen kitabın ismi olarak kullanıldığı gibi Tanah Ahd-i Atîk, Mişna, Talmud ve rabbilere yahudi din âlimi ait bütün eserler için de kullanılmaktadır. Yahudi geleneğine göre bu külliyat Hz. Mûsâ'ya Sînâ'da vahyedilmiş ve öğretilmiştir Berakot, 5a; Beba Metzia, 59b; Megillah, IV/1. Ancak tevrat kelimesi kutsal kitap söz konusu olduğunda Ahd-i Atîk'in ilk beş kitabını ifade etmektedir. Tevrat'ın rulo halindeki el yazması nüshasına Sefer Torah, kitap halindeki nüshasına Humaş Torah Hamişa Humşey Torah esfâr-ı hamse denmektedir. Humaş'ta Ahd-i Atîk'in Peygamberler Neviim bölümünden "haftara" denilen ekler bulunmaktadır. Tevrat'ın her iki nüshası da beş kitaptan oluşmaktadır. Bunlar vahye dayandırılan geleneksel sırasıyla Tekvîn Bereşit, Çıkış Şemot, Levililer Vayikra, Sayılar Bemidbar ve Tesniye'dir Dıvarim. Bu kitaplarda yaratılıştan Hz. Mûsâ'nın vefatına kadar geçen dönemde cereyan eden olaylar kronolojik sırayla anlatılmakta, dinî, hukukî ve ahlâkî ahkâm ayrıntılı biçimde verilmektedir. Tevrat'ın kitapları arasında üslûp birliği yoktur. Tekvîn ve Tesniye normal bir metin özelliği gösterirken Çıkış, Levililer ve Sayılar vahiy üslûbu taşımaktadır. Tekvîn'de Hz. Mûsâ'dan önceki olaylar hikâye edilmiştir. Tesniye, Hz. Mûsâ'nın kendi tecrübesinin bir ürünü gibi kaleme alınmıştır. Hz. Mûsâ bu kitabın 1-4. bablarında Mısır'dan çıkışlarını, geçtikleri ve konakladıkları yerleri anlatıp önceki olayların bir özetini yapmaktadır. 5-29. bablarda İsrâiloğulları'nın uyması gereken kanunlar bildirilmekte, 30. bab ile 31. babın yarısına kadar olan kısımda İsrâiloğulları'na tavsiyelerde bulunulmaktadır. 32. babda Hz. Mûsâ'nın bir ilâhisi, 33. babda bir duası yer almakta, 34. ve sonuncu babda vefatı ve defni anlatılmaktadır. Sefer Torah, Yahudilik'te ve yahudi hayatında büyük kutsallığa sahiptir. Sinagoglarda mihrabın yerini tutan kutsal bölmede saklanır. Üzeri şekil ve yazılarla süslenmiş iyi cins bir kumaş kılıfla örtülüdür. Pazartesi, perşembe, sebt ve aybaşı ile bayram ve oruç günlerinde buradan çıkarılır ve kürsüye konularak ehil bir okuyucu tarafından ilgili parçalar okunur. Sinagogdaki yeni yazılmış bir Sefer Torah en az üç defa hata kontrolü yapıldıktan sonra sinagog dışına çıkarılır. Sefer Torah'ın ehil yazıcılar tarafından yazılması gerekir. Hattat yahudi şeriatına çok sıkı bağlı olmalıdır. Yazım işine başlamadan önce dinî kurallara göre hazırlanmış temizlenme havuzuna dalarak temizlenmeli ve niyetinin Allah rızasını kazanmak olduğunu belirtmelidir. Yazım sırasında bir örnek nüsha kullanmalı, her kelimeyi bu nüshadan okuyarak sesli şekilde telaffuz etmeli, tek bir harfi dahi kendi ezberinden yazmamalıdır. Yazı malzemesi olarak "koşer" kaşer kuralına uygun biçimde hazırlanmış hayvan derisi, siyah mürekkep ve kamış kullanmalıdır. Kurallara uygun yazılmayan Sefer Torah geçersiz sayılır. Tevrat'ın yazımıyla ilgili kurallar, Bâbil Talmudu'na sonradan eklenen Soferim ve Sefer Torah bölümlerinde ayrıntılı biçimde açıklanmaktadır. Tevrat'ta üç türlü bölümleme vardır. Bunlardan birincisi bab şeklindedir. Hıristiyan kaynaklı olan bu bölümleme usulünü XIII. yüzyılın başında Canterbury Başpiskoposu Stephan Longton ortaya koymuştur. XIV. yüzyılda yahudiler bu usulü benimsemiştir. Bu bölümlemeye göre Tevrat 187 babdan meydana gelmektedir. Tekvîn elli, Çıkış kırk, Levililer yirmi yedi, Sayılar otuz altı, Tesniye otuz dört babdır. Bablardaki cümlelerin dağılımı yahudi nüshası ile hıristiyan nüshası arasında bazan farklılık göstermekte, cümle numaraları birbirini tutmamaktadır. Yahudi kaynaklı iki bölümlemeden ilki cümlelerin muhteva birliğine göre yapılır. Sînâ kaynaklı olduğuna inanılan söz konusu bölümleme usulüne Tevrat'ın yazımında titizlikle uyulması gerekir. Bu bölümleme cümleler arasında boş bir alan bırakmak suretiyle yapılır; hıristiyan nüshalarında ise aynı işlem paragraf şeklinde uygulanmaktadır. Yahudi kaynaklı bölümlemenin ikincisi haftalık okuma parçalarına göre yapılır. Buna göre Tevrat, her hafta sebt günlerinde okunmak üzere elli dört haftada hatmedilecek biçimde elli dört bölüme ayrılır. Aşkenaziler bölümlerin her birine "sidrah", Sefaradlar ise "paraşa" derler. Tevrat'ın cümle ve harf sayısı hakkında kesin bir rakam verilmemektedir. Talmud'a göre Tevrat 5888 cümle ihtiva eder Kidduşin, 30a. Çağdaş Tevrat uzmanlarının verdiği bilgiye göre ise cümle sayısı 5845'tir. Tevrat'ın harf sayısı hakkında verilen rakamlar ile arasında değişmektedir JE, XII, 196. Mûsâ'dan Önce Tevrat. Midraş türü yahudi kaynaklarına göre Tevrat dünyanın yaratılışından önce yaratılan yedi şeyden biridir Bereşit Rabah, 1/4; Pirke de-Rabbi Eliezer, s. 10-11. Tevrat dünya yaratılmadan 974 nesil önce yaratılmış Eliyahu Zuta, s. 10; Müslim'in el-Câmiʿu'ṣ-Ṣaḥîḥ'inde Tevrat'ın Hz. Âdem'den kırk yıl önce yaratıldığına dair bir rivayet bulunmaktadır ["Ḳader", 15], dünyanın ve insanın yaratılışında Tanrı'ya danışmanlık yapmıştır Pirke de-Rabbi Eliezer, s. 12-13. Tanrı, dünyanın yaratılmasından Tevrat'ın İsrâiloğulları'na verilişine kadar günün üçte birini Tevrat okumak ve onun yorumu olan Mişna çalışmakla geçirmiştir Eliyahu Rabah, s. 14. Kaynaklarda Âdem, Nûh, İbrâhim ve Yûsuf'un Tevrat'ın bütün hükümleriyle amel ettiği zikredilmektedir Megillah, I/11; Zohar, I/176b. Kur'an'da ise Tevrat'ın İbrâhim ve Ya'kūb'dan sonra indirildiği belirtilerek bu rivayetten reddedilmektedir Âl-i İmrân 3/65, 93. Vahiy Şekli. İslâm müfessirleri Tevrat'ın bir defada Zemahşerî, III, 287; M. Abdülazîm ez-Zürkānî, I, 52-53 levhalar halinde verildiğini belirtir M. Hüseyin Tabâtabâî, XV, 209. Tevrat'ın vahiy şekli rabbiler arasında tartışmalıdır. Rabbilerden bazıları Tevrat'ın bir defada indiğini, bazıları ise çeşitli zamanlarda parça parça vahyedildiğini ileri sürmüştür Hagigah, 6b; Sotah, 37b; Zebahim, 115b. Rabbilerin bu görüş ayrılıklarına rağmen Tevrat'ın bir defada Mûsâ'ya vahyedildiği anlayışı genel Rabbânî inancın esasını oluşturmuştur Berakot, 5a; Megillah, IV/1; Kur'ân-ı Kerîm'de, "Ehl-i kitap senden kendilerine gökten bir kitap indirmeni istiyor ..." [en-Nisâ 4/153] âyetiyle onların bu anlayışına işaret edilmektedir. Yazılması. Hz. Mûsâ'nın Tevrat'ı yazıp yazmadığı tam olarak bilinmemektedir. Tesniye'de Mûsâ'nın Tevrat'ın sözlerini bir kitaba yazdığı ve bu kitabı ahid sandığının yanına koyması için kohenlere teslim ettiği ifade edilmektedir 31/9, 25-26. Buna dayanarak Tevrat'ı Hz. Mûsâ'nın yazdığına inanılmaktadır. Deuteronomy Rabah'ta IX, 9 ve İbn Meymûn'un Maimonides Mişne Tora Giriş, 1 adlı eserinde Hz. Mûsâ'nın on üç Tevrat nüshası yazdığı, bunların on ikisini on iki kabileye verdiği, birini de ahid sandığının içine koyduğu zikredilmektedir. Bu rivayeti Ahd-i Atîk'in I. Krallar ve II. Tarihler kitapları doğrulamamaktadır. Bu kitaplarda Süleyman zamanında ahid sandığının açıldığı ve içinden iki levhadan başka bir şey çıkmadığı belirtilmektedir I. Krallar, 8/9; II. Tarihler, 5/10. Buna göre ya asıl nüsha kaybolmuştur ya da kaynaklarda anlatılanlar gerçek değildir. Müslümanlarla yahudiler arasındaki tahrif tartışmalarını kapsamlı biçimde inceleyen H. Lazarus-Yafeh on üç nüsha teorisinin müslümanlara karşı uydurulduğu kanaatine varmıştır IX [1995], s. 85. Bugünkü Tevrat'ın Oluşum Süreci. Yahudi kaynaklarında Hz. Mûsâ'nın yazdığı söylenen Tevrat'ın tahrif edildiğine ilişkin pek çok bilgi vardır. Kaynaklara göre güneydeki Yahuda Krallığı'nın başına geçen Hz. Süleyman'ın oğlu Rehoboam ve kendisiyle birlikte bütün Yahuda halkı Tevrat'ı terketmiştir II. Tarihler, 12/1. Daha sonra Yahuda krallarından Ahaz 736-716 Tevrat okumayı yasaklamış ve mâbeddeki Tevrat'ı mühürletmiş, Menasseh 687-642 Tevrat'tan Tanrı'nın isimlerini çıkarıp yerine putların isimlerini koydurmuş Sanhedrin, 103b, Amon ise 642-640 Tevrat'ı yakmıştır. Menasseh'nin zamanında Hz. Mûsâ'nın yazdığı söylenen ve mâbedde muhafaza edilen asıl nüsha kaybolmuştur Albo, III/22. Kral Yoşiya döneminde 640-609 mâbedin tamiri sırasında tesadüfen ortaya çıkan Tevrat, Bâbil Kralı Buhtunnasr'ın Nebukadnezzar Yahuda topraklarına girip Kudüs'ü kuşatması üzerine mâbeddeki mahzene saklanmıştır. Kudüs Talmudu'ndaki rivayete göre Tevrat günümüzde hâlâ saklandığı bu yerde durmaktadır Şekalim, VI/2. Bugünkü Tevrat'ı yazıcı-âlim Ezra ortaya çıkarmıştır. Bâbil sürgünü sonrasında Ezra, İsrâil topraklarında yaşayan yahudiler arasında tamamen unutulan Tevrat'ı sözlü yorumuyla birlikte yeniden oluşturmuştur Sukkah, 20a. Talmud'a göre Ezra yeni Tevrat'ta bazı değişiklikler yapmıştır Sanhedrin, 21b-22a; Şekalim, V/1. Bunun yanında Tevrat'ın yazılışıyla ilgili birtakım kurallar belirlenmiştir. "Masorah" denilen bu kurallar daha sonra ortaya çıkan masorah uzmanları tarafından geliştirilmiştir. "Ba'aley hamasorah" adı verilen bir grup haham milâttan sonra VI. yüzyılda Taberiye'de bu kuralları bir sisteme bağlamıştır. Masorah uzmanlarının sonuncusu X. yüzyılda yaşayan Aaron ben Aşer'dir. Bugünkü Tevrat'ın yazım şekli, büyük oranda Aaron ben Aşer tarafından tahminen milâttan sonra 950 yılında kaleme alınan ve Halep kodeksi diye bilinen nüshaya dayanmaktadır. İbn Meymûn, Mişne Torah adlı eserinde Aaron ben Aşer'in nüshasını esas aldığını söylemiş Sefer Torah, VIII/4, onun bu açıklaması nüshanın bütün yahudi dünyasında genel kabul görmesini sağlamıştır. Masorah kuralları başlangıçta nesilden nesile sözlü olarak nakledilmiş, bunlar daha sonra Tevrat metinlerinin kenarlarına ve sonlarına kaydedilmiştir. Tevrat zaman zaman kaybolduğundan metin kenarına ve sonlarına yazılan bu masorah notları da yok olmuş ve unutulmuştur. Bu yüzden masorah kuralları her zaman aynı kalmamıştır. Bundan dolayı Talmud'daki Tevrat alıntıları bazan Tevrat'ta bulunana göre değişiklik göstermiştir. Bunun sebebi Talmud dönemindeki masorah kurallarının sonraki kurallardan farklı olmasıdır. Versiyonları. Tevrat'ın biri yahudilere, diğeri Sâmirîler'e ait olmak üzere iki versiyonu vardır. Sâmirîler'e göre Sâmirî Tevrat nüshasının tarihi oldukça eskilere, Hârûn'un ikinci göbekten torunu Abişa'ya dayanmaktadır. Sâmirî tarihçisi Ebü'l-Feth'in verdiği bilgiye göre Finehas oğlu Abişa, İsrâiloğulları'nın Ken'ân topraklarına hâkim oluşunun on üçüncü yılında Gerizîm dağındaki toplanma çadırının girişinde Tevrat'ı yazmıştır. Ebü'l-Feth'in bahsettiği Abişa nüshası Sâmirî Tevratı'nın ilk nüshası olup onun ifadesine göre kendi yaşadığı dönemde XVI. yüzyıl mevcuttu The Kitāb al-Tārīkh, s. 44-45. XX. yüzyılın başlarında Nablus'taki Sâmirî cemaatinin başkanlığını yapan Haham Yaakov ben Aron da Abişa nüshasından bahsetmekte ve ayrıntılı bilgi vermektedir Gaster, s. 191-192. Sâmirîler'in Tevrat'ı ile yahudilerin Tevrat'ı arasında yaklaşık 6000'e yakın farklılık vardır. Bunlardan bir kısmı iki topluluk arasında inanç farklılığı oluşturacak düzeydedir bu farklar için bk. Sadaqa, HHT. Bu sebeple yahudilerle Sâmirîler birbirlerini tahrifle suçlamıştır Sanhedrin, 90c; The Kitāb al-Tārīkh, s. 95-98. Tercümeleri. Tevrat'ın milâttan önce III. yüzyılla milâttan sonra IV. yüzyılda klasik birçok dilde tercümesi yapılmıştır. Günümüze ulaşan bazı tercümelerden en meşhurları Yunanca Septuagint ve Ârâmîce Targum'dur. Tevrat'ın Ârâmîce birçok çevirisinin yapıldığı biliniyorsa da en meşhuru bir mühtedi olan Onkelos'un Targum Onkelos adlı çevirisidir. Bu çevirinin yahudi dinî hayatında önemli bir yeri vardır. Her cuma akşamı İbrânîce Tevrat'tan sonra bu çeviriden bir bölüm okumak gerekir Berakot, 8a. Yunanca Septuagint Tevrat'ın bilinen nüshalarının en eskisi olup milâttan önce III. yüzyılda Mısır Ptolemy hânedanlığından II. Ptolemy zamanında gerçekleştirilmiştir. Doğudan ve batıdan getirttiği kitaplarla İskenderiye Kütüphanesi'ni zenginleştiren II. Ptolemy, Tevrat'ı da bu kütüphaneye kazandırmak için Filistin'deki yahudi cemaatine bir heyet göndermiş ve kutsal metinleri Yunanca'ya tercüme edecek uzmanlar istemiştir. Heyetin içinde kardeşi Philocrates'e gönderdiği mektupta bu olayı anlatan Aristeas da vardır. Aristeas'ın belirttiğine göre Baş Kohen Eleazer on iki kabileden altışar kişi olmak üzere yetmiş iki kişi göndermiş, bunlar Tevrat'ı Yunanca'ya çevirmiştir. Yahudi kaynaklarına göre çevirmenler Septuagint'te on üç adet kasıtlı değişiklik yapmıştır Megillah, 9a; Soferim, XI/1. Tevrat'ın bu tercümesine yetmiş iki kişi tarafından yapıldığı için Septuagint yetmiş denmiştir. Söz konusu tercüme Yunanca konuşan bütün cemaatler arasında yayılmıştır Josephus, s. 376-378 ["Antiquities of the Jews", XII/211-15]. Tevrat'ın Arapça'ya ilk çevirisinin Sura Akademisi'nin başkanı Saadiya Gaon tarafından X. yüzyılda yapıldığı kabul edilir. İslâm dünyasında Saîd b. Yûsuf el-Feyyûmî diye bilinen ve Mu'tezilî görüşten etkilenen Saadiya, Arapça çeviride Tevrat'taki antropomorfik ifadeleri hafifletmeye çalışmıştır. Onun tercümesi Arapça konuşan yahudiler arasında kabul görmüştür. Sâmirîler ve Kopt kilisesi de Saadiya'nın çevirisini esas almıştır. Bu çevirinin ilk basımı 1546'da İstanbul'da gerçekleştirilmiştir. Tevrat'la İlgili Dogmalar. Tevrat'ın baştan sona bütün harf ve kelimeleriyle vahiyye dayandığı inancı klasik Yahudiliğin temel dogmalarındandır. Rabbânî kaynaklarından Mişna'da Tevrat'ın vahiy mahsulü olduğunu inkâr edenin âhirette yerinin bulunmayacağı belirtilmiştir Sanhedrin, X/1. Saadiya Gaon, Tevrat'ın ilâhîliğini temel dogma saymıştır The Book of Beliefs and Opinions, s. 335 [IX/4]. XII. yüzyılda İbn Meymûn tarafından teşkil edilen ve Ortodoks yahudilerinin âmentüsü kabul edilen on üç maddelik iman esaslarının sekizincisinde bugün yahudilerin elindeki Tevrat'ın Hz. Mûsâ'ya indirilen Tevrat olduğu vurgulanmıştır. İbn Meymûn'a göre mevcut Tevrat'ın her sözü Tanrı'ya aittir. Tevrat'ın tefsiri mahiyetindeki sözlü Tevrat da Tanrı'dan gelmiştir. Tevrat'ta vahye dayanmayan kelâmın bulunduğunu söyleyen kimse kâfirdir Selections from the Arabic, s. 35-36. XIV. yüzyılda yaşayan Karai Rabbi Yisrael ben Samuel Ha-Magribî, Karâîler için tesbit ettiği iman esaslarında benzer ifadelere yer vermiştir. Ona göre Tanrı Tevrat'ı aracısız olarak Mûsâ'ya kelime kelime yazdırmıştır. Tevrat bütün yönleriyle sahihtir; onda hiçbir çelişki yoktur ve olduğundan şüphe edilemez. O neshedilmeyecek ve değiştirilmeyecektir. Onun senedi kesintisiz ve sahihtir Halkin, s. 151-152. Tevrat'ta Nesih Meselesi. Rabbiler dogmaya rağmen Tevrat'ta neshin olup olmadığını tartışmıştır. Rabbi Simlaî'ye göre Hz. Mûsâ'ya 613 kanun verilmiş, fakat Dâvûd bunların sayısını on bire indirmiştir Mezmûrlar, 15/2-5. Bu on bir kanunu daha sonra İşaya altıya, Mika üçe ve Amos bire indirgemiştir Makkoth, 24a; Baba Batra, 24a; ayrıca bk. Albo, III/284. Talmud'un Şabbat bölümünde nakledilen bir rivayete göre ise Rabban Gamaliel'in kız kardeşi İma Şalom babasından kalan mirası almak için mahkemeye başvurur. Rabban Gamaliel, Tevrat'ın oğlun sağ olduğu durumlarda kızın miras alamayacağı hükmünü Sayılar, 27/8 hatırlatır ve kız kardeşinin isteğine itiraz eder. Fakat hâkim sürgünden sonra Mûsâ'nın Tevrat'ının neshedildiğini, oğul ve kızın eşit miras hakkına sahip bulunduğunu bildiren yeni bir kitabın nâzil olduğunu söyleyerek itirazı reddeder Sabbath, 116b. Tevrat'a Yöneltilen Eleştiriler. Tevrat içeriği ve üslûbu bakımından pek çok eleştiriye uğramıştır. Tevrat'ı içeriği bakımından eleştiren ilk yahudi kral Menasseh'dir. Tevrat'ın vahiy mahsulü olduğunu inkâr edip Hz. Mûsâ'nın yazdığını iddia eden Menasseh onun içeriğiyle alay etmiştir. Hz. Mûsâ'nın, "Lotan'ın kız kardeşi Timna idi" Tekvîn, 36/22; "Ve Timna Eliphaz'a câriye idi" Tekvîn, 36/12; "Ve Ruben buğday biçme günlerinde gitti ve tarlada lüffah meyveleri buldu" Tekvîn, 30/14 gibi saçma şeylerden başka yazacak şey bulamadığını söylemiştir Sanhedrin, 99b. Muhtevasından hareketle Tevrat'ı eleştiren ve onun vahiy mahsulü oluşunu reddeden bir başka yahudi Hivi el-Belhî'dir. Tevrat hakkındaki sözleri dolayısıyla Rabbânî yahudilerinin kendisine Hivi el-Kelbî dedikleri Belhî, Tevrat'ı 200'e yakın noktada tenkit etmiştir Davidson, s. 23-26. Heretiklerin yanında rabbiler arasında da Tevrat'ı eleştirenler olmuştur. Bazı rabbilere göre Tevrat'ın yazımında kronolojik sıra bakımından yanlışlıklar vardır. Midraş Rabbah'ta Tevrat'ta bu türden on yanlışın bulunduğu bildirilmektedir Ecclesiastes Rabbah, I/11. Rabbiler, kronolojik düzensizliklerin yanında Tevrat'ta bazı edebî hataların ve bilgi yanlışlıklarının yer aldığını söylemiştir. Hz. Nûh'un oğullarının yaşları hakkında Tekvîn'de 11/10 verilen bilgileri tahkik eden rabbiler, Sâm'ın yaşının Tevrat'ta verilenden iki yaş daha fazla olması gerektiğini ileri sürmüştür Sanhedrin, 69b. Karâî İsmâil el-Ukberî, Tekvîn'deki 4/8, "... Ve Kain Kābil kardeşi Hevel'e Hâbil dedi" ifadesinin eksik olduğu kanaatindedir. Ona göre bu ifade, "Kalk, kıra gidelim" şeklinde tamamlanmalıdır. Çıkış'taki 20/15, "Ve bütün halk sesleri gördü" ifadesinin aslı da "Ve bütün halk sesleri işitti" olmalıdır; çünkü ses görülmez, işitilir. Tekvîn'deki cümle de 46/15 hatalıdır. Bu cümlede Hz. Ya'kūb'un çocuklarının sayısı verilmekte, "Kızları ve oğulları hepsi otuz üç idi" denilmektedir. Ukberî'ye göre Tekvîn'de adları belirtilen Ya'kūb'un çocuklarının sayısı otuz üç değil otuz ikidir Kirkisânî, I/151; Tevrat'taki bu hatayı İbn Hazm da farketmiştir [el-Faṣl, I, 143-150]. Endülüs yahudilerinden Abraham ben Ezra İbn Ezra, Tevrat üzerine yazdığı tefsirde bu kitaptaki tarihî ve edebî yanlışlıklara işaret etmiştir Friedlander, IV, 60-67. İbn Ezra'nın bu tesbitleri yahudi filozofu Baruch Spinoza'ya ilham vermiştir. Eleştirileri dolayısıyla 1656'da Amsterdam'da herem aforoz cezasına çarptırılarak yahudi cemaatinden atılan Spinoza, Tevrat'ı iç ve dış metin tenkidine tâbi tutmuştur. Ona göre Tevrat'ın tamamının Hz. Mûsâ tarafından yazılmış olması mümkün değildir A Theologico Political Treatise, s. 121-125. Aydınlanma filozoflarından Moses Mendelssohn vahyi kabul etmekle birlikte Tevrat'ın tamamının vahye dayanmadığını ileri sürmüştür. Ona göre vahiy statik değil gelişme gösteren bir sürece sahiptir. Yahudilik, dogması bulunmayan bir dindir; dinî ideallere ulaşmak için vahye ihtiyaç yoktur; akıl bunun için yeterlidir Jerusalem, s. 137-138. Aydınlanma'nın bilimsel verileri altında Tevrat'ı değerlendiren Mendelssohn'un bu görüşleri, daha sonra gelen reform yanlısı rabbiler tarafından bir adım daha ileri götürülmüştür. Mendelssohn'un takipçilerinden biri olan ve Kur'an'ın kaynakları üzerine doktora tezi hazırlayan Abraham Geiger, Sînâ kaynaklı sabit ve değişmez vahiy anlayışına karşı gelişme gösteren vahiy anlayışını savunmuştur. Ona göre vahiy bilimin keşifleri ve akıl sahibi insanın buluşlarıyla sürekli yenilenmektedir Judaism and Its History, s. 39-48. Tevrat bu anlayış çerçevesinde ilk gelişmelerin bir kaydıdır, fakat artık önemini yitirmiştir. Onun kendi dönemine ait mûcizevî hikâyeleri bugün için ilkel mitolojidir Bamberger, s. 280-281. Mendelssohn'u takip eden reformist çevrelerde henüz Darwinizm'in tanınmadığı yıllarda modern bilimin verileri ışığında Tevrat'ı tenkit çalışmaları başlamıştır. 1858'de Bernhard Felsenthal, Tevrat'ın harfiyen doğru olmadığını söylemiş, 1869 Philadelphia Hahamlar Konferansı'nda mûcizevî hikâyelerin Tevrat'tan çıkarılmasını teklif etmiştir. Tevrat'ın hikâyelerini insan ürünü ilkel mitoloji olarak gören David Einhorn ile Kaufman Kohler de Tevrat'taki birçok hata ve çelişkiye dikkat çekmiştir. Darwinizm'i şiddetle savunan Emil Hirsch daha da ileri gitmiş, Tevrat'ın vahye dayanmadığı gibi Hz. Mûsâ tarafından da yazılmadığını iddia etmiştir Cohen, IV/2 [1984], s. 124. Reformist hahamların Tevrat'a ilişkin bu görüşlerinden bir kısmını, reformistlerle Ortodokslar arasında orta bir yol benimseyen muhafazakâr hahamlar da kabul etmiştir. Muhafazakâr teologlardan Jacob Agus'a göre muhafazakârlık Tevrat'taki her harfin ve her ifadenin Tanrı tarafından söylendiği anlayışını öğretmez. Tevrat, Tanrı kelâmı içerir, fakat ayrıntılı emirler açık lafzî şekilleriyle Tanrı'nın kelâmı değildir Understanding American Judaism, s. 203. David Blumenthal, Rabbânî Matan Torah Tevrat'ın verilişi dogmasını eleştirdiği bir yazısında Tevrat'ın Tanrı tarafından Sînâ'da verilmediğini, onun bütününün Mûsâ'ya vahyedildiğine yönelik bir kaydın Tevrat'ta yer almadığını söylemektedir XXXI/2 [1977], s. 63. Doküman Teorisi. Tevrat hıristiyan çevrelerinde de eleştirilmiştir. Katolik Richard Simon, Spinoza'nın tesbitlerinden hareket ederek 1678'de Histoire critique du vieux Testament adlı ilk tenkit çalışmasını yayımlamıştır. Simon eserinin birinci bölümünde Tevrat'ın İbrânîce metninde yapılan değişiklikler üzerinde durmuş ve Tevrat'ın tamamının Hz. Mûsâ'ya ait olamayacağını delilleriyle ispat etmeye çalışmıştır. Simon bu görüşleriyle daha sonra geliştirilecek olan doküman teorisinin de ilk tohumlarını atmıştır. XVIII. yüzyılda Alman rahibi H. B. Witter ile Alman profesörü J. G. Eichorn ve Fransız tıp doktoru Jean Astruc, Tevrat'ta iki farklı kaynak tesbit etmiştir. XIX. yüzyıldan itibaren bu iki kaynak teorisi daha da geliştirilip dört kaynak teorisi ortaya atılmıştır. Buna göre Tevrat'ta yer alan farklı tanrı isimleri, üslûp ayrılığı, tekrarlar, çelişkiler, anakronizm ve parantez içi açıklayıcı cümleler göz önünde bulundurularak Tevrat'ın dört farklı kaynaktan derlenip meydana getirildiği ileri sürülmüştür. Bunlar, J Yahvist, E Elohist, D Deuteronmy ve P Priestly Code metinleri olarak adlandırılmıştır. Doküman teorisi Alman bilim adamı Julius Wellhausen'la doruk noktasına ulaşmıştır. İslâm Geleneğinde Tevrat. Kur'an'da Tevrat çoğu İncil'le birlikte olmak üzere on altı âyette on sekiz defa geçmektedir. Bu âyetlerden Tevrat'ın İsrâiloğulları'na indirilen bir kitap olduğu anlaşılmakla birlikte hangi peygamber vasıtasıyla verildiği meselesi açık değildir. İncil'in Îsâ'ya, Zebûr'un Dâvûd'a vahyedildiği belirtilirken Tevrat'ın vahyedildiği peygamber ismi zikredilmemiştir. Müfessirlerin hemen hiçbiri bu konu üzerinde durmamıştır. Müfessirler muhtelif âyetlerde Hz. Mûsâ'ya verildiği belirtilen kitabı el-Bakara 2/53, 87; el-En'âm 6/154; Hûd 11/17, 110; el-İsrâ 17/2; el-Mü'minûn 23/49; el-Furkān 25/35; el-Kasas 28/43; es-Secde 32/23; es-Sâffât 37/117; Fussılet 41/45; el-Ahkāf 46/12, suhufu en-Necm 53/36; el-A'lâ 87/19, elvâhı el-A'râf 7/145, 150, 154 ve furkānı el-Bakara 2/53; el-Enbiyâ 21/48 Tevrat şeklinde yorumlamıştır ayrıca bk. NÂMÛS; SİFR. Kur'an'da Tevrat'ın Hz. Mûsâ'nın adıyla birlikte zikredilmemesinin sebebi Medine'deki yahudilerin bu kelimeyi geniş anlamda kullanmaları olabilir, bu kullanım yahudi geleneği için de geçerlidir. Rivayetlerden anlaşıldığına göre Medine ve civarındaki yahudiler Tevrat'ı bütün Ahd-i Atîk'e teşmil etmekteydi bundan Zebûr'u hariç tutmuş olabilirler; zira yahudi şairi Semmâk, Tevrat yanında Zebûr'dan da söz etmektedir [İbn Hişâm, III, 180]. Yahudilerin bu anlayışı muhtemelen Kâ'b el-Ahbâr ile Vehb b. Münebbih kanalıyla İslâm geleneğine geçmiştir. Abdullah b. Abbas, Ebû Hüreyre, Abdullah b. Selâm, Kâ'b el-Ahbâr, Vehb b. Münebbih kaynaklı rivayetlerde genellikle bütün yahudi kaynakları Tevrat kelimesiyle tanımlanmaktadır krş. İbn Kayyim el-Cevziyye, s. 135. İbn Sa'd'ın eṭ-Ṭabaḳāt'ında yer alan bir rivayette VII, 445-446 Kâ'b şöyle demektedir "Babam bana Tevrat'tan bir kitap yazmış ve onunla amel etmemi söylemişti. Diğer kitapları da mühürlemiş ve mühürlerini açmamam konusunda benden söz almıştı. İslâm'ın zuhurunda nefsim bana, 'Belki baban birtakım bilgileri senden gizlemiştir' dedi. Ben de mühürleri açıp Tevrat'ın diğer kitaplarını okudum. Böylece Hz. Muhammed ve ümmetinin vasıflarını orada bizzat gördüm ve müslüman oldum." Eğer bu rivayet doğruysa Kâ'b'ın babasının Tevrat'tan istinsah edip ona teslim ettiği kitap Ahd-i Atîk'in ilk beş bölümü, mühürleyip sakladığı kitaplar ise midraş türü yahudi kaynaklarıdır. Hadis kitaplarında Tevrat Kur'an için de kullanılmakta ve Kur'an'dan "Tevrâten hadîseten" şeklinde söz edilmektedir. Süyûtî, Kur'an'a Tevrat ve İncil isimlerinin verildiğini, fakat artık bu isimleri kullanmanın câiz kabul edilmediğini belirtmektedir el-İtḳān, I, 165. Yahudi kutsal metinleri söz konusu olunca hadis kaynaklarında Tevrat'la bazan Ahd-i Atîk'in ilk beş kitabı Müslim, "Ḥudûd", 28, bazan da tamamı Nesâî, "Sehiv", 89 kastedilmektedir. İbn Kayyim el-Cevziyye'nin işaret ettiği gibi Tevrat daha genel anlamda da kullanılmıştır Hidâyetü'l-ḥayârâ, s. 135. Bununla birlikte Tevrat'ın Hz. Mûsâ'ya verilmiş bir kitap olduğu hadis kaynaklarında açıkça belirtilmektedir Buhârî, "Tevḥîd", 19; Müslim, "Ḥudûd", 28. İlk dönem İslâm ulemâsı, muhtemelen hadis kaynaklarının etkisinde kalarak Tevrat'ı bütün yahudi metinlerini kapsayacak biçimde kullanmıştır. Nitekim Ebü'l-Fidâ İbn Kesîr, Selef ulemâsından çoğunun Tevrat'ı Ehl-i kitap nezdinde okunan kitaplar için genel ad olarak kullandığını veya Tevrat'ın bundan daha umumi bir lafız olduğunu söyler el-Bidâye, VIII, 531. İbn Kesîr'in bu tesbiti Tevrat'la ilgili tefsir rivayetlerinde açıkça görülmektedir. Zemahşerî'nin tefsirinde naklettiğine göre Tevrat yetmiş deve yükü hacminde indirilmiştir. Sadece bir bölümünü baştan sona okumak tam bir yıl sürmektedir. Bundan dolayı Tevrat'ın tamamını sadece Hz. Mûsâ, Yeşu, Üzeyir ve Îsâ okuyabilmiştir Keşşâf, II, 157-158. Burada sözü edilen Tevrat bütün yahudi kaynaklarını kapsamaktadır. Tevrat inmeden önce İsrâil'in Ya'kūb kendi nefsine haram kıldığının dışında bütün yiyecekler İsrâiloğulları'na helâldi Âl-i İmrân 3/93; krş. Tekvîn, 32/32. Allah, Tevrat'ta İsrâiloğulları için cana can, göze göz, dişe diş ... karşılığında kısası farz kılmıştır el-Mâide 5/45; krş. Çıkış, 21/23-25; Levililer, 24/19-21; Tesniye, 19/21. Kur'ân-ı Kerîm içinde hidayet ve nur bulunan Tevrat'ı tasdik eder el-Bakara 2/41; el-Mâide 5/48; el-Ahkāf 46/12. Onu Allah'ın indirdiğini, içinde Allah'ın hükümlerinin bulunduğunu, kendilerini Allah'a teslim etmiş peygamberlerin ve âlimlerin yahudilere onunla hükmettiklerini bildirir; yahudileri Tevrat'ın içindekilerle amel etmeye el-Mâide 5/43-44 ve Tevrat'ta vasıflarını buldukları peygambere iman etmeye çağırır el-A'râf 7/157. Tevrat'la amel etmeyenler kitap yüklü merkeplere benzetilir el-Cum'a 62/5 ve onunla amel etmedikçe hiçbir değerlerinin olmayacağı bildirilir el-Mâide 5/68. Tevrat'ın Hz. Îsâ'ya da öğretildiği el-Mâide 5/110, onun tarafından içeriğinin tasdik edildiği Âl-i İmrân 3/50; el-Mâide 5/46 vurgulanır. Bu âyetlerde Tevrat'ın bir ahkâm kitabı olduğuna işaret edilmektedir. Buna göre Kur'an'daki Tevrat'la Ahd-i Atîk'in ilk beş kitabının kastedildiği anlaşılmaktadır. Zira bu beş kitapta peygamber kıssalarının yanında bir kısmına Kur'an'da işaret edilen ahkâm âyetleri bulunmaktadır. Tevrat ile Kur'an arasında hem ahkâm âyetleri hem kıssalar bakımından büyük benzerlik vardır. Tevrat'taki bazı konular Kur'an'da farklı bir üslûpla yer almaktadır. Tevrat kronolojik sırayla düzenlenmiş bir tarih kitabı niteliği taşıdığından hadiseler birbiriyle bağlantılı şekilde anlatılmakta, yer, zaman ve şahıs isimlerine çokça yer verilmektedir. Kur'an'da ise amaç tebliğidir ve kıssalar sistematik biçimde anlatılmamaktadır. Hadis kaynaklarında yer alan, "Tevrat'ı getirip yaydılar" ifadesinden anlaşıldığına göre Hz. Peygamber zamanında yahudilerin elinde rulo halinde Tevrat nüshaları vardı; yahudi din adamları bu ruloları yayarak okurlardı Buhârî, "Menâḳıb", 26. Ebû Dâvûd'un es-Sünen'inde mevcut bir rivayete göre "Ḥudûd", 62 Resûl-i Ekrem yahudilere ait bir medreseyi Beytülmidrâs ziyareti sırasında Tevrat'a saygı göstermiş, ona ve onu vahyedene iman ettiğini söylemiştir. Diğer taraftan müslümanları uyarmış, yahudilerin Tevrat'tan verdikleri bilgileri ne doğrulamalarını ne de reddetmelerini, sadece, "Allah'a ve O'nun indirdiklerine iman ettik" demelerini öğütlemiştir Buhârî, "Tevḥîd", 51; "Tefsîr", 11. Tevrat'ın tahrifi meselesi müslüman âlimlerin Ehl-i kitaba karşı üzerinde en çok durduğu konulardan biridir. Ebü'l-Fidâ İbn Kesîr'in naklettiğine göre müslüman âlimler bu hususta ihtilâfa düşmüş ve üç farklı görüş ortaya çıkmıştır. Bazıları Tevrat'ın tamamının lafız ve mâna bakımından tahrif edildiğini ileri sürmüştür. Aksi kanaate sahip olanlara göre ise tahrif ve tebdil Tevrat'ın lafzında değil tefsirinde meydana gelmiştir. Üçüncü bir grup Tevrat'ın lafzının pek az kısmının tebdil edildiği, asıl tebdil ve tahrifin tefsirinde meydana geldiğini söylemiştir el-Bidâye ve'n-nihâye, III, 78-82; ayrıca bk. TAHRİF. Kaynak TÜRKİYE DİYANET VAKFI İSLAM ANSİKLOPEDİSİ
Kur’an, Yahudilerin kitapları olan Tevrat’ın kelimelerinin yerlerini ve anlamlarını değiştirmek suretiyle dinlerinde tahrifat yaptıklarını söylemektedir. Bu yüzden Peygamberimiz’le ilgili işaretler, Yahudiler tarafından başka anlamlara çekilmek ve değiştirilmek istenmiştir. Kelimelerin anlamını çarpıtarak var olan anlamı bozan ehl-i kitap, böylece Peygamberimiz’e işaret eden izahların anlaşılmasını zorlaştırmışlardır. Bu konuya işaret eden Kur’an ayetleri şöyledir““Yahudilerin bir kısmı kelimeleri yerlerinden değiştirirler ve dillerini eğip bükerek işittik ve karşı geldik derler…”Nisa Suresi 46 “Onlar yerlerine konulmuş kelimeleri değiştirirler ve “Size bu verilirse alın, verilmezse sakının.” derler…”Maide Suresi 41,,Şimdi Tevrat’ta Peygamber Efendimiz işaret eden ifadelere geçiyoruz Eski Ahit Haggay 2, ayet 6-7 arasıHer şeye egemen Efendiniz diyor ki “Bir kere daha, vakit azdır ve Ben göklerle yeri, denizle karayı sarsacağım…Ve bütün milletleri sarsacağım ve bütün milletlerin Himada’sıgelecek ve bu mabedi şanla, şerefle dolduracağım.” Geleceği müjdelenen ve Tevrat’ın bu bölümünün orijinal metninde geçen “Himada”kelimesi, Arapça’da geçen Muhammed ismiyle aynı köklerden ve Ahmed isminin harfleri olan “Ha, Mim ve Dal”harflerinden oluşmaktadır ve genel olarak aynı anlamları taşımaktadır. Böylece Hz. Muhammed’in ismi veya isminin anlamını veren kelime, ayetin ifadesinde, gelecekte oluşacak görkemli bir olay ile beraber anılmaktadır. Acaba Eski Ahit’ten sonra gelen ve Allah’ın varlığını milyarlara yayan Hz. Muhammed’in gelişinden daha görkemli ne olabilir! Demek, Tevrat’ın bu ayeti Peygamberimiz’den ve onun ile meydana gelecek müthiş ve görkemli hadise olan İslam’ın bütün devletleri sarsarak dünyaya galip gelmesinden haber vermektedir. Eski Ahit, İşaya bölümü 42, âdeta Peygamber Efendimiz i anlatmakta. Eski Ahit, İşaya bölümü 42, âdeta Peygamber Efendimiz anlatmakta ve onun geleceğinden haber vermektedir… İlk önce Eski Ahit’in bu bölümünü okuyalım ve daha sonra Tevrat’ta geçen bu ifadeleri tahlil edelim “İşte kendisine destek olduğum, gönlümün kendisinden razı olduğu, seçtiğim kulum. Ruhumu yani Cebrail’i onun üzerine koydum. Milletler için adaleti meydana çıkaracaktır… Bağırıp çağırmayacak. Sokakta sesini yükseltmeyecek… Ezilmiş kamışı kırmayacak ve tüten fitili söndürmeyecek. Adaleti sadakatle ulaştıracak… Yeryüzünde adaleti sağlayana dek cesaretini yitirmeyecek ve kıyı halkları onun kanunlarını bekler… Gökleri yaratıp onları yayan, yeryüzünü ve ürününü seren, Dünya’daki insanlara soluk, orada yaşayanlara ruh veren Efendiniz Allah diyor ki Ben Efendin, seni doğrulukla çağırdım. Elinden tutacak, seni koruyacağım, seni halka antlaşma ve uluslara ışık yapacağım… Öyle ki kör gözleri açasın, zindandaki tutsakları ve cezaevi karanlığında yaşayanları özgür kılasın… Ben Efendinim. Adım budur. Onurumu bir başkasına, övgülerimi putlara bırakmayacağım… Bakın, önceden bildirdiklerim gerçekleşti. Şimdi de yenilerini bildiriyorum, bunlar ortaya çıkmadan önce size duyuruyorum… Ey denizlere açılanlar ve denizlerdeki her şey, kıyılar ve kıyı halkları! Efendiniz’e yeni bir ilahi söyleyin. Dünya’nın dört bucağından onu ezgilerle övün… Çöl ve onun şehirleri, Kedar’ın oturduğu köyler seslerini yükseltsinler. Selada oturanlar terennüm etsinler, dağların doruklarından bağırsınlar… Eski Ahit İşaya bölümü 42’de geçen gelecek ile ilgili bu anlatımlar Peygamberimiz’le büyük bir uyum göstermektedir. Hem bu hadiselerin ileride olacağının söylenmesi de çok önemlidir. Demek ki, bu müjde Hz. Musa zamanında ve daha önce açığa çıkmamıştır. Gelecekte vaki olacaktır… Şimdi bu müjdenin Peygamberimiz Hz. Muhammed olduğunu, bu ifadeleri birer birer inceleyerek görelim1-Eski Ahit İşaya 42, Ayet 1“İşte kendisine destek olduğum, gönlümün kendisinden razı olduğu, seçtiğim kulum. Ruhumu Cebrail’i onun üzerine koydum. Milletler için adaleti meydana çıkaracaktır.” Tevrat’ta geçen bu cümle, her kelimesiyle Peygamberimiz’e işaret etmektedir. Zira Allah ona destek olmuş, ondan razı olmuş ve insanlar üzerine onu seçmiştir. Ayrıca Cebrail’i ona göndermiş ve milletler içinde adaleti onunla meydana çıkartmıştır. Demek, bu ifadede geleceği müjdelenen zatın 5 sıfatı da Efendimiz mevcuttur. Öyleyse Tevrat’ın bu cümlesi, her kelimesi ile Efendimiz Ahit İşaya 42, Ayet 2 ve 3“Bağırıp çağırmayacak. Sokakta sesini yükseltmeyecek. Ezilmiş kamışı kırmayacak ve tüten fitili söndürmeyecek. Adaleti sadakatle ulaştıracaktır…” Tevrat’ta geçen bu ifadelerde Efendimiz’in güzel ahlakından haber vermektedir. Kur’an ayetleri Efendimiz’in bu vasfını,“ Muhakkak ki sen üstün bir ahlaka sahipsin.”ifadesiyle beyan buyururken, Tevrat’ta da bu şekilde haber verilmektedir. Demek, geleceği müjdelenen zat üstün bir ahlakın sahibi olacaktır. Efendimiz ise dost ve düşmanın tasdikiyle böyle üstün bir ahlaka Ahit İşaya 42, Ayet 4“Yeryüzünde adaleti sağlayana dek cesaretini yitirmeyecek ve kıyı halkları onun kanunlarını bekler…” Tevrat’ın bu cümlesi de Efendimiz’den haber vermektedir. Zira Efendimiz daha sağken yeryüzüne hâkim olmuş ve adaleti sağlamıştır. Ve asla cesaretini kaybetmemiştir. Hatta “Allah seni insanlardan koruyacaktır.” ayet-i kerimesi indiğinde, çadırının önünde nöbet bekleyen sahabeleri dahi göndermiş ve onlara “Artık beni Allah koruyacak, sizin beklemenize gerek yok.” demiştir. Ve yeryüzünde, zulüm ile âdeta işkence gören insanlar ve milletler, adaleti sağlayacak bu zatı beklemişlerdir. Demek, bu ifade Efendimiz’in cesaretinden, adaleti sağlayacağından ve kıyı halklarının onun kanunlarını beklemelerinden haber vermekle, Efendimiz’e işaret etmiş. Hatta Efendimiz tarif Ahit İşaya 42, Ayet 6“Ben Efendin, seni doğrulukla çağırdım. Elinden tutacak, seni koruyacağım, seni halka antlaşma ve uluslara ışık yapacağım…” Tevrat’ta, geleceği müjdelenen o zatın Allah tarafından korunacağından bahsedilmiş ki, Allah’ın Efendimiz’i en zor zamanlarda hatta kurtulmanın imkânsız olduğu en zor durumlarda koruduğu ve onu selamete çıkardığı tarihçe malumdur. Hatta hicrette; saklandığı mağarada müşrikler tarafından yakalanması an meselesi iken ve yanındaki sadık dostu Hz. Ebubekir onun için gözyaşı dökerken, o metanetle sadık dostuna “Korkma! Allah bizim ile beraberdir.” diyerek bu ilahî korumanın varlığını bildirmiştir. Efendimiz’in hayatının her safhasında bu ilahî koruma görülmektedir. Siyer-i nebevi’yi iyi bilenler bu sözümüze şahit olacaklardır. Ayrıca Efendimiz halka antlaşma olmuştur. Onun ile kan davaları son bulmuş, düşmanlar kardeş olmuştur… Ve yine Efendimiz ile uluslar yollarını bulmuş, âdeta onlara ışık olmuştur. Demek, Tevrat’ta geleceği müjdelenen zatın üç vasfı ki Allah’ın onu koruyacağı, halka antlaşma ve uluslara ışık olacağı Efendimiz’in herkesçe malum olan Ahit İşaya 42, Ayet 7“Öyle ki kör gözleri açasın, zindandaki tutsakları ve cezaevi karanlığında yaşayanları özgür kılasın…” Tevrat’ın bu cümlesi de Efendimiz’den haber vermektedir. Zira onunla körelmiş gönül gözleri görmüş ve hasta gönüller iyileşmiştir. Onunla nefsin tutsakları özgür kalmış ve şirkin karanlığında yaşayanlar tevhid ışığına Ahit İşaya 42, Ayet 8“Ben Efendin’im. Adım budur. Onurumu bir başkasına, övgülerimi putlara bırakmayacağım..” Tevrat’ta geçen bu ifade çok manidardır. Çünkü Allah-u Teâlâ bu ayetiyle, göndereceğini müjdelediği zatın, putperestliği yok edeceğini haber vermektedir. Peygamberimiz’in de en büyük mücadelesi putperestler ile olmuş ve Mekke’yi fethettiğinde ilk iş olarak Kâbe’deki putları kırmıştır. Ayrıca Allah-u Teâlâ bu ayette, “putlara övgüleri bırakmayacağını” bildirmiştir. Efendimiz bu vazifeyi de yapmış ve “Elhamdülillah” fermanıyla, bütün övgülerin Allah’a mahsus olduğunu bildirmiştir. O hâlde geleceği bildirilen o zat Efendimiz Zira Peygamber Efendimiz, müjdelenen zatın vazifesini hakkıyla eda Ahit İşaya 42, Ayet 11“Çöl ve onun şehirleri, Kedar’ın oturduğu köyler seslerini yükseltsinler. Selada oturanlar terennüm etsinler, dağların doruklarından bağırsınlar.” Tevrat’ın bu cümlesi de Efendimiz’den haber Efendimiz; Hz. İbrahim’in oğlu, İsmail’in oğlu Kedar’ın soyundan olan bir toplumun üyesiydi. Demek, bu ifade Efendimiz’in soyuna işaret etmektedir. Sözün özü Eski Ahit’in bu bölümleri Efendimiz ile tam bir uygunluk içindedir. Ayrıca Tevrat’ın bu bölümünün devamında 17. ayette, putperestlerin utandırılmasından bahsedilmesi de ilginçtir. Zira bu utandırma hadisesi de Efendimiz ile gerçekleşmiştir. Evet, dikkatli bir incelemeyle Eski Ahit’te daha birçok işaretler bulunabilir. Demek, Kur’an’ın söylediklerini embriyolojiden astronomiye, jeolojiden arkeolojiye birçok bilim dalı onayladığı gibi, Eski Ahit’in işaretleri de desteklemektedir.
Tevrat'ta Allah'ı Anmak Yaptığın her işte Rab'bi an, O senin yolunu düze çıkarır. Süleyman'ın Özdeyişleri, 36 Yasa Kitabı'nda yazılanları dilinden düşürme. Tümünü özenle yerine getirmek için gece gündüz onu düşün. O zaman başarılı olacak ve amacına ulaşacaksın. Yeşu, 18 Bu sözlerimi aklınızda ve yüreğinizde tutun... Onları çocuklarınıza öğretin. Evinizde otururken, yolda yürürken, yatarken, kalkarken onlardan söz edin. Yasa'nın Tekrarı, 1118-19 Ağzımdan Sana övgü eksilmez, gün boyu yüceliğini anarım. Mezmurlar, 718 Gece adını anarım, ya Rab, Yasa'na uyarım. Mezmurlar, 11955 Her zaman Rab'be övgüler sunacağım, övgüsü dilimden düşmeyecek. Rab'le övünürüm… Benimle birlikte Rab'bin büyüklüğünü duyurun, adını birlikte yüceltelim. Mezmurlar, 311-3 … Rab'bin Yasası hep ağzınızda olsun. Çünkü Rab güçlü eliyle sizi Mısır'dan çıkardı. Mısır'dan Çıkış, 139 Allah'ın sözü size çok yakındır; uymanız için ağzınızda ve yüreğinizdedir. Yasa'nın Tekrarı, 3014 Benimle birlikte Rab'bin büyüklüğünü duyurun, adını birlikte yüceltelim. Mezmurlar, 343 O gün diyeceksiniz ki, "Rab'be şükredin, O'na yakarın, halklara duyurun yaptıklarını, adının yüce olduğunu duyurun! Rab'be ezgiler söyleyin, çünkü görkemli işler yaptı. Bütün dünya bilsin bunu. Yeşaya, 124-5 Ey bütün halklar, Rab'bi övün, Rab'bin gücünü, yüceliğini övün. 1. Tarihler, 1628 Ey Allah, beni kurtaran Allah, dilim Senin kurtarışını İlahilerle övsün. Ya Rab, aç dudaklarımı, ağzım Senin övgülerini duyursun. Mezmurlar, 5114-15 Rab'bin ruhu benim aracılığımla konuşuyor, sözü dilimin ucundadır. 2. Samuel, 232 Bense gücün için sabah ezgiler söyleyecek, sevgini sevinçle dile getireceğim. Çünkü Sen bana kale, sıkıntılı günümde sığınak oldun. Gücüm Sensin, Seni İlahilerle öveceğim; çünkü kalem, beni seven Allah Sensin. Mezmurlar, 5916-17 Ağzımla Ona yakardım, övgüsü dilimden düşmedi. Mezmurlar, 6617 Seni İlahilerle överken, dudaklarımla, varlığımla sevincimi dile getireceğim, çünkü Sen beni kurtardın. Dilim gün boyu Senin zaferinden söz edecek… Mezmurlar, 7123-24 … Şöyle desinler sürekli "Kulunun esenliğinden hoşlanan Rab yücelsin!" O zaman gün boyu adaletin, övgülerin dilimden düşmeyecek. Mezmurlar, 3527-28 Sözlerimi yüreğinde saklarsan mutlu olursun, onlar hep hazır olsun dudaklarında. Süleyman'ın Özdeyişleri, 2218 Senin sevgin yaşamdan iyidir; bu yüzden dudaklarım Seni yüceltir. Ömrümce Sana övgüler sunacağım, Senin adınla ellerimi kaldıracağım… Ağzım Sana övgüler sunacak. Mezmurlar, 633-5 Ağzından çıkan bütün hükümleri dudaklarımla yineliyorum. Sevinç duyuyorum öğütlerini izlerken, sanki benim oluyor bütün hazineler… Dudaklarımdan övgüler aksın, çünkü bana kurallarını öğretiyorsun. Dilimde sözün ezgilere dönüşsün, çünkü bütün buyrukların doğrudur.Mezmurlar, 11913-14, 171-172 ... Bu Yasa'yı onlara okuyacaksınız. Halkı -erkekleri, kadınları, çocukları ve kentlerinizde yaşayan yabancıları- toplayın. Öyle ki, herkes duyup öğrensin, Allah'ınız Rab'den korksun. Bu Yasa'nın bütün sözlerine uymaya dikkat etsin. Yasa'yı bilmeyen çocuklar da duysunlar... Allah'ınız Rab'den korkmayı öğrensinler. Yasa'nın Tekrarı, 3111-13 … Sonsuza dek şükredeceğiz Sana, kuşaklar boyunca övgülerini dilimizden düşürmeyeceğiz. Mezmurlar, 7913 Rab diyor ki, "… Üzerindeki ruhum, ağzına koyduğum sözler, şimdiden sonsuza dek senin, çocuklarının, torunlarının ağzından düşmeyecek." Yeşaya, 5920-21 Bugün size verdiğim bu buyrukları aklınızda tutun. Onları çocuklarınıza benimsetin. Evinizde otururken, yolda yürürken, yatarken, kalkarken onlardan söz edin. Yasa'nın Tekrarı, 65-7 Tevrat'ta Doğru Söz Söylemek Doğrunun ağzından bilgelik akar, dilinden adalet damlar. Allah'ının Yasası yüreğindedir, ayakları kaymaz. Mezmurlar, 3730-31 Kim yaşamdan zevk almak, iyi günler görmek istiyorsa, dilini kötülükten, dudaklarını yalandan uzak tutsun. Mezmurlar, 3412-13 Yapmanız gerekenler şunlardır Birbirinize doğruyu söyleyin... Yalan yere ant içmekten tiksinin..." Böyle diyor Rab. Zekeriya, 816-17 Dürüst tanık doğruyu söyler, yalancı tanıksa hile solur… Gerçek sözler sonsuza dek kalıcıdır, oysa yalanın ömrü bir anlıktır. Kötülük tasarlayanın yüreği hileci, barışı öğütleyenin yüreğiyse sevinçlidir. Doğru kişiye hiç zarar gelmez, kötünün başıysa beladan kurtulmaz. Rab yalancı dudaklardan iğrenir, ama gerçeğe uyanlardan hoşnut kalır. Süleyman'ın Özdeyişleri, 1217-22 Doğru kişinin ağzı yaşam pınarıdır, kötülerse zorbalıklarını sözle gizlerler. Süleyman'ın Özdeyişleri, 1011 Doğru kişinin ağzı bilgelik üretir, sapkın dilse kesilir. Doğru kişinin dudakları söylenecek sözü bilir, kötünün ağzındansa sapkın sözler çıkar. Süleyman'ın Özdeyişleri, 1031-32 Doğru kişi yalandan nefret eder, kötünün sözleriyse iğrençtir, yüzkarasıdır. Süleyman'ın Özdeyişleri, 135 Karar verdim "Adımlarıma dikkat edeceğim, dilimi günahtan sakınacağım; karşımda kötü biri oldukça, ağzıma gem vuracağım." Mezmurlar, 391 Doğru öğüt ağzındaydı. Dudaklarında hile yoktu. Benimle esenlik ve doğruluk içinde yürüdü. Birçoklarını da suç yolundan döndürdü. Malaki, 26 … Ağzımı doğruları söylemek için açarım. Ağzım gerçeği duyurur, çünkü dudaklarım kötülükten iğrenir. Ağzımdan çıkan her söz doğrudur, yoktur eğri ya da sapmış olanı. Apaçıktır hepsi anlayana; bilgiye erişen, doğruluğunu bilir onların. Süleyman'ın Özdeyişleri, 86-9 Ağzında yalanla dolaşan kişi, soysuz ve fesatçıdır. Süleyman'ın Özdeyişleri, 612 Güvenilir tanık yalan söylemez, yalancı tanıksa yalan solur. Süleyman'ın Özdeyişleri, 145 Yalandan zevk alırlar. Ağızlarıyla hayır dua ederken, içlerinden lanet okurlar. Mezmurlar, 624 … Yüreği nefret dolu kişi sözleriyle niyetini gizlemeye çalışır, ama içi hile doludur. Süleyman'ın Özdeyişleri, 2623-24 İçimde yaşam belirtisi olduğu sürece, Allah'ın soluğu burnumda olduğu sürece, ağzımdan kötü söz çıkmayacak, dilimden yalan dökülmeyecek. Eyüp, 273-4 Niçin kötülüğünle böbürlenirsin, ey kabadayı, Allah'ın sadık kullarına karşı bütün gün dilin yıkım tasarlar. Keskin ustura gibi, ey hilekar. İyilikten çok kötülüğü, doğru konuşmaktan çok yalanı seversin. Seni hileli dil seni! Her yıkıcı sözü seversin. Ama Allah seni sonsuza dek yıkacak… Yaşam diyarından kökünü sökecek. Mezmurlar, 521-5 Sussun o yalancı dudaklar; doğru insana karşı gururla, tepeden bakarak, küçümseyerek konuşan dudaklar. Mezmurlar, 3118 Ağzından kötülük ve yalan akar, akıllanmaktan, iyilik yapmaktan vazgeçmiş. Mezmurlar, 363 Başkasına karşı yalancı tanıklık eden topuz, kılıç ya da sivri ok gibidir… Kuzeyden esen rüzgar nasıl yağmur getirirse, iftiracı dil de öfkeli bakışlara yol açar. Süleyman'ın Özdeyişleri, 2518, 23 Yalancı dil incittiği kişilerden nefret eder... Süleyman'ın Özdeyişleri, 2628 Ya Rab, kurtar canımı yalancı dudaklardan, aldatıcı dillerden! Mezmurlar, 1201 … Dudaklarınız yalan söyledi, diliniz kötülük mırıldanıyor. Adaletle dava açan, davasını dürüstçe savunan yok. Boş laflara güveniyor, yalan söylüyorlar. Fesada gebe kalıp kötülük doğuruyorlar. Yeşaya, 593-4 Dost dostu aldatıyor, kimse gerçeği söylemiyor. Dillerine yalan söylemeyi öğrettiler, suç işleye işleye yorgun düştüler… Dilleri öldürücü bir ok, hep aldatıyor. Komşusuna esenlik diliyor, ama içinden ona tuzak kuruyor. Yeremya, 95, 8 Ağzını kötülük için kullanıyor, dilini yalana koşuyorsun. Mezmurlar, 5019 Onların ağzı yalan saçar, sağ ellerini kaldırır, yalan yere ant içerler. Mezmurlar, 1448 Nefretini gizleyen kişinin dudakları yalancıdır. İftira yayan akılsızdır. Süleyman'ın Özdeyişleri, 1018 Doğru kişinin dili saf gümüş gibidir, kötünün niyetleriyse değersizdir. Doğru kişinin sözleri birçoklarını besler, ahmaklarsa sağduyu yoksunluğundan ölür. Süleyman'ın Özdeyişleri, 1020-21 Dürüst yanıt gerçek dostluğun işaretidir. Süleyman'ın Özdeyişleri, 2426 … Doğru yolda yürüyüp doğru, dürüst konuşan… yükseklerde oturacak; uçurumun başındaki kaleler onun korunağı olacak, ekmeği sağlanacak, hiç susuz kalmayacak. Yeşaya, 3315-16 Yapmanız gerekenler şunlardır Birbirinize doğruyu söyleyin… Zekeriya, 816 Tevrat'ta Hikmetli ve Özlü Konuşmak Bilge kişinin ağzından çıkan sözler derin sular gibidir, bilgelik pınarı da coşkun bir akarsu. Süleyman'ın Özdeyişleri, 184 Bilge yüreklilere akıllı denir, tatlı söz ikna gücünü artırır… Bilgenin aklı diline yön verir, dudaklarının ikna gücünü artırır. Süleyman'ın Özdeyişleri, 1621, 23 Kral Süleyman dünyanın bütün krallarından daha zengin, daha bilgeydi. Allah'ın Süleyman'a verdiği bilgeliği dinlemek için bütün dünya onu görmek isterdi. 1. Krallar, 1023-24 Ahmak sinirlendiğini hemen belli eder… Düşünmeden söylenen sözler kılıç gibi keser, bilgelerin diliyse şifa verir. Süleyman'ın Özdeyişleri, 1216, 18 İhtiyatlı kişi bilgisini kendine saklar, oysa akılsızın yüreği ahmaklığını ilan eder. Süleyman'ın Özdeyişleri, 1223 Ahmağın sözleri sırtına kötektir, ama bilgenin dudakları kendisini korur. Süleyman'ın Özdeyişleri, 143 Bilgenin dili bilgiyi iyi kullanır, akılsızın ağzındansa ahmaklık akar. Süleyman'ın Özdeyişleri, 152 Bilgelerin dudakları bilgi yayar, ama akılsızların yüreği öyle değildir. Süleyman'ın Özdeyişleri, 157 Uygun yanıt sahibini mutlu eder, yerinde söylenen söz ne güzeldir! Süleyman'ın Özdeyişleri, 1523 Akıllı kişinin dudaklarından bilgelik akar, ama sağduyudan yoksun olan sırtına kötek yer. Bilge kişi bilgi biriktirir, ahmağın ağzıysa onu yıkıma yaklaştırır. Süleyman'ın Özdeyişleri, 1013-14 Başkasını küçük gören sağduyudan yoksundur, akıllı kişiyse dilini tutar. Süleyman'ın Özdeyişleri, 1112 Bilgili kişi az konuşur, akıllı kişi sakin ruhludur. Çenesini tutup susan ahmak bile bilge ve akıllı sayılır. Süleyman'ın Özdeyişleri, 1727-28 Geçimsiz kişi kendi çıkarı peşindedir, iyi öğüde hep karşı çıkar. Akılsız kişi bir şey anlamaktan çok kendi düşüncelerini açmaktan hoşlanır. Süleyman'ın Özdeyişleri, 181-2 Bol bol altının, mücevherin olabilir, ama bilgi akıtan dudaklar daha değerlidir. Süleyman'ın Özdeyişleri, 2015 Erdemli kadının ağzından bilgelik akar, dili iyilik öğütler. Süleyman'ın Özdeyişleri, 3126 Dilini tutan canını korur, ama boşboğazın sonu yıkımdır. Süleyman'ın Özdeyişleri, 133 Allah, Süleyman'a bilgelik, derin bir sezgi, kıyılardaki kum kadar anlayış verdi. Süleyman'ın bilgeliği, bütün doğuluların ve Mısırlılar'ın bilgeliğinden daha üstündü... Üç bin özdeyişi ve bin beş ezgisi vardı. Lübnan sedir ağacından, duvarlarda biten mercanköşk otuna kadar bütün ağaçlardan söz ettiği gibi, hayvanlar, kuşlar, sürüngenler ve balıklardan da söz edebiliyordu. Süleyman'ın bilgeliğini duyan dünyanın bütün kralları ona adamlarını gönderirdi. Bütün uluslardan insanlar gelir, Süleyman'ın bilgece sözlerini dinlerdi. 1. Krallar, 429-34 Tevrat'ta Kötü Sözden Kaçınmak, Güzel Sözlü Olmak Okşayıcı dil yaşam verir, çarpık dilse ruhu yaralar. Süleyman'ın Özdeyişleri, 154 Hoş sözler petek balı gibidir, cana tatlı ve bedene şifa. Süleyman'ın Özdeyişleri, 1624 Yumuşak yanıt gazabı yatıştırır, oysa yaralayıcı söz öfkeyi alevlendirir. Süleyman'ın Özdeyişleri, 151 Sabırla bir hükümdar bile ikna edilir, tatlı dil en güçlü direnci kırar. Süleyman'ın Özdeyişleri, 2515 Kaygılı yürek insanı çökertir, ama güzel söz sevindirir. Süleyman'ın Özdeyişleri, 1225 … Kararlıyım, ağzımdan kötü söz çıkmaz. Mezmurlar, 173 Ağzı lanet, hile ve zulüm dolu, dilinin altında kötülük ve fesat saklı. Mezmurlar, 107 Onlar yüreklerinde kötülük tasarlar, savaşı sürekli körükler, yılan gibi dillerini bilerler, engerek zehiri var dudaklarının altında. Mezmurlar, 1402-3 Allah'sız kişi başkalarını ağzıyla yıkıma götürür, oysa doğrular bilgi sayesinde kurtulur… Dürüstlerin kutsamasıyla kent gelişir, ama kötülerin ağzı kenti yerle bir eder. Süleyman'ın Özdeyişleri, 119, 11 Onlar dillerini kılıç gibi bilemiş, acı sözlerini ok gibi hedefe yöneltmişler, pusularından masum insanın üzerine atmak için. Ansızın vururlar, hiç çekinmeden. Dilleri yüzünden yıkıma uğrayacaklar… Mezmurlar 3-4, 8 Doğru kişinin aklı yanıtını iyi tartar, kötünün ağzı kötülük saçar. Süleyman'ın Özdeyişleri, 1528 Kötü kişi fesat yüklü dudakları dinler, yalancı da yıkıcı dile kulak verir. Süleyman'ın Özdeyişleri, 174 ... Yüreklerine dokunacak güzel sözlerle onlara güven verdi. Yaratılış, 5021 Yüreğimden güzel sözler taşıyor... Dilim usta bir yazarın kalemi gibi olsun. Mezmurlar, 451 Tevrat'ta İyiliğe Çağırmak, Kötülükten Men Etmek Kardeşine yüreğinde nefret beslemeyeceksin. Komşun günah işlerse onu uyaracaksın. Yoksa sen de günah işlemiş olursun. Levililer, 1917 Ağzından bilgelik akar, dili iyilik öğütler. Süleyman'ın Özdeyişleri, 3126 Doğru kişi arkadaşına da yol gösterir, kötünün tuttuğu yolsa kendini saptırır. Süleyman'ın Özdeyişleri, 1226 Atalarınız gibi davranmayın! Önceki peygamberler, "Herşeye egemen Rab kötü yollarınızdan ve kötü uygulamalarınızdan dönün" diyor diyerek onları uyardılar. Ne var ki, onlar dinlemediler, bana aldırış etmediler... Zekeriya, 14 "Kardeşler, lütfen bu kötülüğü yapmayın." dedi. Yaratılış, 197 Beni dinle, sana öğüt vereyim. Allah seninle olsun... Mısır'dan Çıkış, 1819 … "Hayır, kardeşlerim, rica ediyorum böyle bir kötülük yapmayın… böyle bir alçaklık yapmayın… adama bu kötülüğü yapmayın." Hakimler, 1923-24 Kötülük tasarlayanın yüreği hileci, barışı öğütleyenin yüreğiyse sevinçlidir. Süleyman'ın Özdeyişleri, 1220 Bundan ötürü onları uyar, ey insanoğlu, onları uyar. Hezekiel, 114 Kalk… o büyük kente git ve halkı uyar… Yunus, 11-2 … Beni bırakıp başka ilahlara kulluk ettiler… Onları açıkça uyar… 1. Samuel, 88-9 Davut Kötülükten sakının, iyilik yapın; esenliği amaçlayın, ardınca gidin. Mezmurlar, 3414 Eyüp Ağzımdan çıkan sözlerle yüreklendirir, dudaklarımdan dökülen avutucu sözlerle yatıştırırdım sizi. Eyüp, 165 Tevrat'ta Boş Söz Söylemekten Kaçınmak Her emek kazanç getirir, ama boş lakırdı yoksulluğa götürür. Süleyman'ın Özdeyişleri, 1423 … Keyfinize bakmayıp boş konulara dalmaz, o günü yüceltirseniz, Rab'den zevk alırsınız... Yeşaya, 5813-14 Bilge kişi boş sözlerle yanıtlar mı, karnını doğu rüzgarıyla doldurur mu? Boş sözlerle tartışır, yararsız söylevler verir mi? Eyüp, 152-3 Bu yüzden egemen Rab şöyle diyor "Söylediğiniz boş sözler, gördüğünüz yalan görüşlerden ötürü size karşıyım." Böyle diyor egemen Rab. Hezekiel, 138 … Öyleyse ne diye boş boş konuşuyorsunuz? Eyüp, 2712 … Boş laf ediyor, fesat topluyor içinde, sonra dışarı çıkıp fesadı yayıyor. Mezmurlar, 416 … Size uydurma görüşlerden, falcılıktan, boş şeylerden, akıllarından geçen hayallerden söz ediyorlar. Yeremya, 1414 Boş laflarla beni nasıl avutursunuz? Yanıtlarınızdan çıkan tek sonuç yalandır. Eyüp, 2134 Tevrat'ta Dedikodudan Kaçınmak Huysuz kişi çekişmeyi körükler, dedikoducu can dostları ayırır. Süleyman'ın Özdeyişleri, 1628 Odun bitince ateş söner, dedikoducu yok olunca kavga diner. Kor için kömür, ateş için odun neyse, çekişmeyi alevlendirmek için kavgacı da öyledir… Süleyman'ın Özdeyişleri, 2620-22 Dedikoducu sır saklayamaz, bu nedenle ağzı gevşek olanla arkadaşlık etme. Süleyman'ın Özdeyişleri, 2019 Dedikoducu sır saklayamaz, oysa güvenilir insan sırdaş olur. Süleyman'ın Özdeyişleri, 1113 Halkının arasında onu bunu çekiştirerek dolaşmayacaksın. Komşunun canına zarar vermeyeceksin. Rab Benim. Levililer, 1916 Hepsi de çok dikbaşlı, onu bunu çekiştirerek dolaşan insanlardır, tunç kadar, demir kadar katıdırlar. Hepsi baştan çıkmıştır… Rab onları reddetti. Yeremya, 628, 30 Tevrat'ta Tavsiye Edilen Diğer Konuşma Şekilleri Yarınla övünme, çünkü ne getireceğini bilemezsin. Seni kendi ağzın değil, başkaları övsün; kendi dudakların değil, yabancı övsün. Süleyman'ın Özdeyişleri, 271-2 Artık büyük konuşmayın, ağzınızdan küstahça sözler çıkmasın. Çünkü Rab herşeyi bilen Allah'tır; O'dur davranışları tartan. 1. Samuel, 23 Dinlemeden yanıt vermek ahmaklık ve utançtır. Süleyman'ın Özdeyişleri, 1813 Sevgi isteyen kişi suçları bağışlar, olayı diline dolayansa can dostları ayırır. Süleyman'ın Özdeyişleri, 179 … Yaltaklanan ağızdan yıkım gelir. Süleyman'ın Özdeyişleri, 2628 Akılsızın dudakları çekişmeye yol açar, ağzı da dayağı davet eder. Akılsızın ağzı kendisini mahveder, dudakları da canına tuzaktır. Süleyman'ın Özdeyişleri, 186-7 İnsan ağzının ürünüyle iyiliğe doyar, elinin emeğine göre de karşılığını alır. Süleyman'ın Özdeyişleri, 1214 İyi insan ağzından çıkan sözler için ödüllendirilir, ama hainlerin soluduğu zorbalıktır. Süleyman'ın Özdeyişleri, 132 … Allah'ın huzurunda düşünmeyi engelliyorsun. Çünkü suçun ağzını kışkırtıyor, hilekarların diliyle konuşuyorsun. Kendi ağzın seni suçluyor, ben değil, dudakların sana karşı tanıklık ediyor. Eyüp, 154-6 Kötü kişinin günahlı sözleri kendisi için tuzaktır, ama doğru kişi sıkıntıyı atlatır. Süleyman'ın Özdeyişleri, 1213 Sustursun Rab dalkavukların ağzını, büyüklenen dilleri. Onlar ki, "Dilimizle kazanırız, dudaklarımız emrimizde, kim bize efendilik edebilir?" derler. Mezmurlar, 123 Tevrat'ta Kuran'a Uygun Emir ve Yasaklar Yalan Söylememek ... Birbirinize yalan söylemeyeceksiniz. Benim adımla yalan yere ant içmeyeceksiniz... Levililer, 1911-12 Komşuna karşı yalan yere tanıklık etmeyeceksin. Mısır'dan Çıkış, 2016; Yasa'nın Tekrarı, 520 Yalandan uzak duracak, suçsuz ve doğru kişiyi öldürmeyeceksiniz. Çünkü Ben kötü kişiyi aklamam. Mısır'dan Çıkış, 237 Yalan haber taşımayacaksın, haksız şahit olmak için kötüye el vermeyeceksin. Kötülük için çokluğun peşinde olmayacaksın ve bir davada adaleti bozmak için çokluğun ardınca saparak söylemeyeceksin... Mısır'dan Çıkış, 231-2 Kayıp bir eşya bulup yalan söylerse, yalan yere ant içerse, yani insanların işleyebileceği bu suçlardan birini işlerse, günah işlemiş olur ve suçlu sayılır... Levililer 63-4 ... geride kalanlar haksızlık etmeyecek, yalan söylemeyecek, kimseyi aldatmayacak, tok karna yatacaklar ve onları korkutan olmayacak. Sefenya, 313 Hırsızlık Yapmamak Çalmayacaksın. Mısır'dan Çıkış, 2015; Yasa'nın Tekrarı, 519 Çalmayacaksınız. Hile yapmayacaksınız. Birbirinize yalan söylemeyeceksiniz. Levililer, 1911 ... Evlere hırsız giriyor, dışarda haydut çeteleri soygun yapıyor. Ne var ki, düşünmüyorlar, kötülüklerini unutmadığımı. Günahları kuşatıyor onları, gözümün önündeler. Hoşea, 71-2 Çalmak, adam öldürmek, zina etmek, yalan yere ant içmek, Baal'a buhur yakmak, tanımadığınız başka ilahların ardınca gitmek, bütün bu iğrençlikleri yapmak için mi Bana ait olan tapınağa gelip önümde duruyor, güvenlikteyiz diyorsunuz? Yeremya, 79-10 Hırsızla ortak olanın düşmanı kendisidir... Süleyman'ın Özdeyişleri, 2924 Domuz Eti Yememek Domuz çatal ve yarık tırnaklıdır, ama geviş getirmez. Sizin için kirli sayılır. Bu hayvanların etini yemeyecek, leşine dokunmayacaksınız, sizin için kirlidir. Levililer, 117-8 ... Domuz eti yerler; kaplarında haram et var. Yeşaya, 654 "... Domuz, fare ve öteki iğrenç hayvanların etini yiyenlerin ortasında duranı izleyenler hep birlikte yok olacaklar." diyor Rab. Yeşaya, 6617 Faizle Para Kullanmamak Kardeşinize para, yiyecek ya da faiz getiren başka bir şey ödünç verdiğinizde, ondan faiz almayacaksınız. Yasa'nın Tekrarı, 2319 ... Aranızda yaşayan bir yoksula ödünç para verirseniz, ona tefeci gibi davranmayacaksınız. Üzerine faiz eklemeyeceksiniz. Mısır'dan Çıkış, 2225 Ondan faiz ve kar alma. Allah'ından kork ki, kardeşin yanında yaşamını sürdürebilsin. Ona faizle para vermeyeceksin. Ödünç verdiğin yiyecekten kar almayacaksın. Levililer, 2536-37 Parasını faize vermez... Böyle yaşayan asla sarsılmayacak. Mezmurlar, 155 Kardeşlerim, adamlarım ve ben ödünç olarak halka para ve buğday veriyoruz. Lütfen faiz almaktan vazgeçelim! Nehemya, 510 Diyelim ki, adil ve doğru olanı yapan doğru bir adam var... Faizle para vermez. Hezekiel, 185, 8 Fal, Büyü Gibi İşlerle Uğraşmamak … Kehanette bulunmayacak, falcılık yapmayacaksınız. Levililer, 1926 … Fala bakmak için kullandığı kase değil mi bu? Bunu yapmakla kötülük ettiniz. Yaratılış, 445 Aranızda… falcı, büyücü, muskacı, medyum, ruh çağıran ya da ölülerin ruhlarına danışan kimse olmasın. Çünkü Rab bunları yapanlardan tiksinir. Allah'ınız Rab, bu iğrenç töreleri yüzünden bu ulusları önünüzden kovacaktır. Yasa'nın Tekrarı, 1810-12 Ülkelerini alacağınız uluslar büyücülerin, falcıların öğüdüne kulak verirler. Ama Allah'ınız Rab buna izin vermiyor. Yasa'nın Tekrarı, 1814 ... Falcılık, büyücülük yaptılar. Rab'bin gözünde kötü olanı yaptılar... 2. Krallar, 1717 Ben söylemediğim halde, Rab'bin sözüdür diyorsunuz. Oysa gördüğünüz görüşler uydurma, yaptığınız falcılık yalan değil mi? Bu yüzden egemen Rab şöyle diyor Söylediğiniz boş sözler, gördüğünüz yalan görüşlerden ötürü size karşıyım. Böyle diyor egemen Rab. Elim uydurma görüş gören, yalan yere falcılık eden peygamberlere karşı olacak... Bir daha uydurma görüşler görmeyecek, falcılık etmeyeceksiniz... Hezekiel, 137-9, 23 Size gelince... falcılarınızı, düş görenlerinizi, medyumlarınızı, büyücülerinizi dinlemeyin!... Yeremya, 279 Size ilişkin görüşler aldatıcıdır, açılan fal yalandır... Onların günü yaklaştı, sonunda yargı günleri geldi. Hezekiel, 2129 Büyü yapma gücünüzü kıracağım, aranızda falcı kalmayacak. Putlarınızı, dikili taşlarınızı kaldırıp atacağım. Ellerinizle yaptığınız putlara artık tapmayacaksınız... Söz dinlemeyen ulusları öfke ve gazapla cezalandıracağım. Mika, 512-15 ... Size uydurma görüşlerden, falcılıktan, boş şeylerden, akıllarından geçen hayallerden söz ediyorlar... Yaptıkları kötülüğü kendi başlarına getireceğim. Yeremya, 1414-16 Rüşvet Almamak Yargılarken haksızlık yapmayacak, kimseyi kayırmayacaksınız. Rüşvet almayacaksınız. Çünkü rüşvet bilge kişinin gözlerini kör eder, haklıyı haksız çıkarır. Yasa'nın Tekrarı, 1619; Mısır'dan Çıkış, 238 Suçsuz birini öldürmek için rüşvet alana lanet olsun! Yasa'nın Tekrarı, 2725 Ama doğru yolda yürüyüp doğru dürüst konuşan, zorbalıkla edinilen kazancı reddeden, elini rüşvetten uzak tutan... yükseklerde oturacak… Ekmeği sağlanacak, hiç susuz kalmayacak. Yeşaya, 3315-16 Çünkü isyanlarınızın çok, günahlarınızın sayısız olduğunu biliyorum, ey doğru kişiye baskı yapan, rüşvet alan, mahkemede mazlumun hakkını yiyenler! Amos, 512 ... Suçsuza karşı rüşvet almaz. Böyle yaşayan asla sarsılmayacak. Mezmurlar, 155 ... Rüşvet uğruna kötüyü haklı çıkaranların, haklıların hakkını elinden alanların vay haline! Yeşaya, 522-23 Onun için Rab'den korkun, dikkatle yargılayın. Çünkü Allah'ımız Rab kimsenin haksızlık yapmasına, kimseyi kayırmasına, rüşvet almasına göz yummaz. 2. Tarihler, 197 Dikkat et, para seni baştan çıkarmasın, büyük bir rüşvet seni saptırmasın. Eyüp, 3618 Hile Yapmamak … Hile yapmayacaksınız… Levililer, 1911 Suçu Rab tarafından sayılmayan, ruhunda hile bulunmayan insana ne mutlu! Mezmurlar, 322 İyi kişi Rab'bin lütfuna erer, ama düzenbazı Rab mahkum eder. Süleyman'ın Özdeyişleri, 122 Cinayet İşlememek Adam öldürmeyeceksin. Mısır'dan Çıkış, 2013; Yasa'nın Tekrarı, 517 Yalandan uzak duracak, suçsuz ve doğru kişiyi öldürmeyeceksiniz. Çünkü Ben kötü kişiyi aklamam. Mısır'dan Çıkış, 237 Çalmak, adam öldürmek, zina etmek, yalan yere ant içmek, Baal'a buhur yakmak, tanımadığınız başka ilahların ardınca gitmek, bütün bu iğrençlikleri yapmak için mi Bana ait olan tapınağa gelip önümde duruyor, güvenlikteyiz diyorsunuz? Yeremya, 79-10 Oğlum, seni ayartmaya çalışan günahkarlara teslim olma. Şöyle diyebilirler "Bizimle gel, adam öldürmek için pusuya yatalım, zevk uğruna masum kişileri tuzağa düşürelim." Süleyman'ın Özdeyişleri, 110-11 Zina Yapmamak Zina etmeyeceksin. Mısır'dan Çıkış, 2014; Yasa'nın Tekrarı 518 Yaptıkları işler Allah'larına dönmeye izin vermiyor, çünkü zina ruhu var içlerinde, Rab'bi tanımıyorlar. Hoşea, 54 ... Zina ruhu onları saptırdı, kendi Allah'larından ayrılarak zina ettiler. Hoşea, 412 ... Öteki halklar gibi sevinme, coşma! Çünkü kendi Allah'ına vefasızlık ederek zina ettin, harman yerlerinin tümünde zina kazancına gönül verdin. Hoşea, 91 ... Ülke zina edenlerle dolu... İzledikleri yol kötü... Yeremya, 2310 Zina eden adam sağduyudan yoksundur. Yaptıklarıyla kendini yok eder. Payına düşen dayak ve onursuzluktur, asla kurtulamaz utançtan. Süleyman'ın Özdeyişler, 632-33 Zina edenin gözü alaca karanlıktadır, "Beni kimse görmez" diye düşünür... Karanlığın dehşetiyle dostturlar. Eyüp 2415-17 Eşcinselliğin Yasaklanması Bir erkek başka bir erkekle cinsel ilişki kurarsa, ikisi de iğrençlik etmiş olur... Levililer, 2013 Kadınla yatar gibi bir erkekle yatma. Bu iğrençtir. Levililer, 1822 Kanın Yasak Olması … Kan yemeyeceksiniz. Yaşadığınız her yerde kuşaklar boyunca bu kural hep geçerli olacak. Levililer, 317 Nerede yaşarsanız yaşayın, hiçbir kuşun ya da hayvanın kanını yemeyeceksiniz. Levililer, 726 Ama kan yememeye dikkat edin… Kan yememelisiniz… Kan yemeyeceksiniz. Öyle ki, size ve sizden sonra gelen çocuklarınıza iyilik gelsin. Böylece Rab'bin gözünde doğru olanı yapmış olursunuz. Yasa'nın Tekrarı, 1223-25 Ancak kan yemeyeceksiniz… Yasa'nın Tekrarı, 1523 Ölü Hayvan Etinin Yasak Olması Ölü bulunmuş ya da yabanıl hayvanlar tarafından parçalanmış bir leşi yiyerek kendini kirletmeyecektir. Rab Benim. Kahinler buyruklarıma uymalıdır... Levililer, 228-9 Kahinler ölü bulunmuş ya da yabanıl hayvan tarafından parçalanmış hiçbir kuş ya da hayvan yemeyecek. Levililer, 4431 Kendiliğinden ölen hiçbir hayvanın etini yemeyeceksiniz… Yasa'nın Tekrarı, 1421 Yerli olsun, yabancı olsun ölü bulduğu ya da yabanıl hayvanların parçaladığı bir hayvanın leşini yiyen herkes… kirli sayılacaktır… Levililer, 175
Musa ve Harun Peygamberler, 40 yıl boyunca İsraillileri yönettiler. Emirleri ve kurbanlıkları yönettiler böylelikle Tevrat’ta birçok İşaret oldu. Yakında bu peygamberlerin ölme zamanı gelecek. Tevrat’ın kapanışından önce, Tevrat’taki bazı desenleri Desenleri İncelemeO halde Tevrat’taki İşaretlerin deseni nedir?Tevrat’ta KurbanKurbanların ne kadar önemli olduklarına ve ne sıklıkta verildiklerine dikkat edin. Daha önce bakmış olduklarımızı düşününHabil doğru bir kurban sundu, Kayin ise bir sebze. Kurban için ölüm gerektiğinden Kayin’in kurbanı kabul sonra Nu bir kurban Vaadedilen Topraklara geldiğinde bir kurban oğlu ile olan denenmeden sonra koçu kurban olarak sundu. Hemen sonrasında, gelecekte de aynı noktada“sağlanacağını” ilan İsrailliler Fısıh Bayramında kurban sundular. Bu onları ölümden kurtardı ve Yahudiler hala her sene aynı gün Fısıh Bayramını her sene kendisi için bir kurban sunduktan sonra İsrailliler için İki keçi kurbanını sunduKülleri, cesetten gelen kirliliği temizlemek için bir düve kurban kurbanların hepsi temiz hayvanlardı – koyun, keçi veya boğa. Düve hariç hepsi kurbanlar, kurbanları sunan insanların telafisi için oldu. Bu da onların bir örtü olduğunu, kurbanı sunan kişinin suçunun ve utancının örtüldüğünü ifade eder. Bu Adem ile başladı; kendisi, ona sunulan deriler şeklinde Allah’ın Merhametini aldı Onun çıplaklığını örten bu deriler, bir hayvanın ölmesini gerektirdi. Sorulması gereken önemli bir soru şudur Neden artık kurban sunulmuyor? Cevabını daha sonra DoğrulukThe Israelites could get righteousness if they could – but they had to Doğruluk’ kelimesi sürekli olarak karşımıza çıktı. Bunu ilk Adem’de, Allah ona en iyisinin doğruluk giysileri’ olduğunu söylediğinde görmüştük. İbrahim, gelecek olan bir oğul vaadine inanmayı seçtiğinde, doğruluk itibarını aldığını Emirleri koruyabilselerdi doğruluk elde edebilirlerdi – ama onları her zaman tutmak YargıAynı zamanda, bu emirlere uymamanın, Allah’ın Yargısı ile sonuçlandığını da gördük. Bu Adem’le başladı, kendisinin yargılanmak için sadece bir kez itaatsizlik etmesi yetmişti. Yargının sonucu her zaman ölüm oldu. Ya yargılanan kişi öldü ya da kurban edilen hayvan… Aşağıdakileri düşününAdem’de derisi için kurban edilen hayvan – kabul görmüş sunusu için kurban edilmiş olan hayvan insanlar tufanda öldü ve hattatufandan sonra Nuh bir kurban sundu ve sonucunda bir hayvan Sodom ve Gomora’daki insanlarYargılanarak öldüler – Lut’un eşi oğlununkurbanıyla oğlu ölecekti ama onun yerine koç Bayramı’nda ya ilk doğan oğul öldü Firavun’un ve diğer inanmayanların ya dakapısına kanı sürülmüş olan kuzu Emirlerinde ya suçlu insan öldü ya da Yargı Günü’nde bir keçi ne demektir? Devam ettikçe göreceğiz. Fakat şimdi, Musa ile Harun Tevrat’ı bitirecek. Bunu Allah’tan direkt olan hem geleceğe yönelik hem de şu an bizler için önemli olan mesajlarla yapıyorlar. Gelecek olan Peygamber ve gelecek olan Lanetler & Bereketler. Peygambere burada Olan PeygamberAllah Sina Dağı’nda Tabletleri verdiği zaman bunu gücünü korkunç bir şekilde göstererek yaptı. Tevrat Tablet’ler verilmeden önceki durumu şu şekilde açıklar; Üçüncü günün sabahı gök gürledi, şimşekler çaktı. Dağın üzerinde koyu bir bulut vardı. Derken, çok güçlü bir boru sesi duyuldu. Ordugahta herkes titremeye başladı. 17Musa halkın Tanrı’yla görüşmek üzere ordugahtan çıkmasına öncülük etti. Dağın eteğinde durdular. 18Sina Dağı’nın her yanından duman tütüyordu. Çünkü RAB dağın üstüne ateş içinde inmişti. Dağdan ocak dumanı gibi duman çıkıyor, bütün dağ şiddetle sarsılıyordu. Mısırdan Çıkış 1916-18 İnsanlar korku doluydu. Tevrat onları şöyle açıklar Halk gök gürlemelerini, boru sesini duyup şimşekleri ve dağın başındaki dumanı görünce korkudan titremeye başladı. Uzakta durarak 19Musa’ya, “Bizimle sen konuş, dinleyelim” dediler, “Ama Tanrı konuşmasın, yoksa ölürüz.” Mısırdan Çıkış 2018-19 Bu, Musa’nın topluluğu 40 yıl boyunca yönettiği dönemin başında oldu. Sonunda, Allah Musa’ya geçmişteki durumu konuştu, insanlara geçmişteki korkularını hatırlattı ve gelecek için bir vaatte bulundu. Musa Tevrat’a şöyle kaydetmiştir Tanrınız RAB size aranızdan, kendi kardeşlerinizden benim gibi bir peygamber çıkaracak. Onu toplandığınız gün Tanrınız RAB’den şunu dilemiştiniz Bir daha ne Tanrımız RAB’bin sesini duyalım, ne de o büyük ateşi görelim, yoksaölürüz. RAB bana,Söyledikleri doğrudur’ dedi.Onlara kardeşleri arasından senin gibi bir peygamber çıkaracağım. Sözlerimi onun ağzından işiteceksiniz. Kendisine buyurduklarımın tümünü onlara bildirecek. Adıma konuşan peygamberin ilettiği sözleri dinlemeyeni ben cezalandıracağım. 20Ancak, kendisine buyurmadığım bir sözü benim adıma söylemeye kalkışan ya da başka ilahlar adına konuşan peygamber öldürülecektir.’“ Bir sözün RAB’den olup olmadığını nasıl bilebiliriz? diye düşünebilirsiniz. Eğer bir peygamber RAB’bin adına konuşur, ama konuştuğu söz yerine gelmez ya da gerçekleşmezse, o söz RAB’den değildir Peygamber saygısızca konuşmuştur Ondan korkmayın.” Yasa’nın Tekrarı 1815-22 Allah insanların sağlık bir şekilde saygı duymalarını istedi, bu yüzden Tabletlerdeki On Emri verdiğinde, insanların arasında büyük bir korku yaratacak şekilde verdi. Fakat şimdi Allah geleceğe bakıyor ve İsraillilerin arasından Musa gibi bir peygamber çıkacağını vaat ediyor. Daha sonra rehber olacak iki madde veriliyorAllah, eğer gelecek olan Peygamber’edikkat etmezlerse insanları sorumlu tutacakAllah’ın bir peygamber aracılığıyla konuşup konuşmadığına karar vermenin yolu, mesajın geleceği tahmin edebilmesi ve gerçekleşmesi madde, Musa’dan sonra sadece bir peygamber daha olacağı anlamına gelmez ama özellikle dinlememiz gereken bir peygamber olacağı anlamına gelir, çünkü mesajında eşsiz bir rol oynayacaktı – onlar Allah’ın Sözleri’ olacaktı. Geleceği sadece Allah bildiği için – kesinlikle hiçbir insan bilemez – ikinci madde insanların mesajın gerçekten Allah’tan gelip gelmediğini anlamaları için önemliydi. Daha sonra Musa’nın bu ikinci maddeyi, Tevrat’ı kapatan, İsrailoğullarının Bereketleri ve Lanetlerinde İsraillilerin geleceğini nasıl öngördüğünü ya bu gelecek olan Peygamer’? O kimdi? Bazı alimler bunun Hz. Muhammed SAV olduğunu ileri sürmüşlerdir. Fakat peygamberliğin, bu peygamberin “İsraillilerin arasından” olacağını söylemesine dikkat edin – yani Yahudi. Bu nedenle Hz. Muhammed SAV olamaz. Diğer alimler ise İsa Mesih peygamber olup olmadığını merak etmişlerdir. Kendisi Yahudi’ydi ve büyük yetkiyle öğretti – adeta Allah sözlerini O’nun ağzına’ koymuştu. İsa Mesih’in geleceği İbrahim’in kurbanında, Fısıh Bayramında ve ayrıca ağzında Tanrı’nın sözleri olan peygamber’ peygamberliğinde olarak Al Kitab’dan Tüm İşaretlerin PDF’sini indirin
tevratta geçen allah ın isimleri