Rus yazarı Leo Tolstoy’un masal şeklinde yazılmış ve 1885’te yayınlanmış bir eserinde önemli üç soru konu edilir. Bu, "Üç Soru" isimli masalsı öykü, yazarın “İnsan Ne İle Yaşar” kitabında yer almaktadır. Aşağıda belirttiğim kaynaktan edindiğim bilgileri burada kısaca paylaşmak istiyorum. Bir zamanlar bir kralın aklına şu düşünce geldi: Üç sorunun annem musait mesajidir. mesaj falan bilmem de para vermeleri gerektiği kesin. "küfür yemek istiyorum." mesajı vermekteler. bir insan, kullandığı bir arabanın temel bir parçasına neden sırf gürültü için özellik yaptırır? üstelik gaz pedalına her bastığında daha da artan bir gürültü. yanımdan egzoz gürültüsü yapan Tam da bu yüzden bir kez olsun Suriyeliler ne düşünür, ne yaşar, ne hisseder; bir okuyup anlamaya çalışın istedim. Yedi-sekiz yıldır aramızda yaşayan bu insanlara hiç kulak vermedik. Medyamız, birkaç gazeteci hariç, doğru düzgün konuyu gündemde tutmadı, haber yapmadı, belgesel yayınlamadı. Belki biraz heves ve merak benimkisi kıskançlıkta olabilir belki (neden olmasın ki) yazayım dedim rahatlarım dedim düşün düşün nereye kadar dedim beğenilerim, tavsiyelerim, meraklarım, sevdiklerim-sevmediklerim ile ben de buradayım işte Kitaptaki ilk hikayenin başlığı, aynı zamanda kitaba da ismini veren, "İnsan Ne İle Yaşar? ", ikinci hikaye "İnsanın Ne Kadar Toprağa İhtiyacı Var?" ve sonuncusu " Bey ile Uşağı" özünde her üç hikayenin de vermek istediği mesaj birbirine oldukça yakın, ancak bu iletileri farklı yollardan okuyucuya ulaştırıyor yazar l8fTaME. İnsan İle İlgili Sözler, İnsan İle İlgili Yazılar. Okumasını bilirsen, her insanın bir kitap olduğunu göreceksin. Değer verdiğin insan senin değerini bilmiyorsa bırak kendi değeriyle kalsın. İnsan da, hayvanlar gibi yabanidir. Tek farkı, dik yürümesidir. Üstün sayılan insanlara yakından bakınca anladım ki, çoğu herkes gibi insandır. Yürekleri daracık bazılarının, ne sevgi sığıyor içine ne insanlık. Hayatta her şey olabilirsin; fakat mühim olan hayatın içinde insan olabilmektir. Bir insanı tanımak istiyorsanız onu büyük bir mevkiye geçiriniz. İnsanlar göründükleri gibi olmalıdır. Eğer değillerse hiç görünmesinler daha iyi. En çok hoşumuza giden insan, kendimize benzettiğimiz insandır. İnsan ile insan arasında fark vardır. Bir demirden hem nal hem de kılıç yaparlar. Bir insan, söylediği şeylerden çok, söylemedikleriyle de insanlaşır. Olgun insan, güzel sözler söyleyen değil, söylediğini yapan ve yapabileceğini söyleyendir. İnsan göründüğünden daha değerli olmalı, çok iş başarmalı fakat az ortaya çıkmalı. Herkes insanlığın kötüye gittiğini kabul eder de; kimse kendisinin kötüye gittiğini kabul etmez. İnsan İle İlgili Mesajlar İnsan gözdür, görüştür, gerisi, ettir. İnsanın gözü neyi görüyorsa, değeri o kadardır. İnsanların en kötüsü, iyiliği kötülükle karşılayan ve insanların en iyisi, kötülüğe karşı iyilik yapandır. İnsan sevdiğini öldürür diye bir söz vardır ya. Aslında bakın, insanı öldüren hep sevdiğidir. Mesut olduğum zamanlar insanları anlıyorum sanmıştım. Onları ancak felaket içinde tanımam mukaddermiş. Dedikodu; nefret edenler tarafından çıkarılır, aptallar tarafından yayılır, geri zekâlılar tarafından inanılır. Öküzlerle domuzlar konuşabilselerdi, konuları hep ot ve yem olurdu. Mideleri için yaşayan insanlar da onlardan farksızdır. İnsan hayır istemekten usanmaz. Fakat kendisine bir kötülük dokunursa hemen ümitsizliğe düşer, üzülüverir. Bir şey söylediğimde yanlış anlaşılmaktan, hiç korkmuyorum artık. Zaten siz ne söylerseniz söyleyin, insanlar istediği yerinden anlamıyor mu lafı. Sizi bilmiyorum ama ben pişmanlık duyan, utanabilen insanları çok seviyorum. Pişkinlik ne kadar ucuzsa, utanç o kadar değerlidir. Her insan bir dünyadır. İnsan kardeşiyle çoktur, kuvvetlidir. İnsan, insanın kurdudur. İnsanları oldukları gibi kabul etmeli. İnsan İle İlgili Yazılar Kendinden çalmamalı insan. İnsana hayat verilmemiş, kiralanmıştır. Her insan meyvesi ile tanınır. Kuvvetli insan, kendi kendini yenen insandır. İnsan ıstırap içinde dilsizleşir. Ve bir gün iyi insan olmaktan nefret edersin. İnsan zayıf olarak yaratılmıştır. Öyle insanlar var ki; demir paradan daha bozuk. İnsan hep kendini geçmeye çalışmalıdır. İnsan, “Ne ise o olmayı” reddeden tek mahlûktur. Ne olurdu bi sene de insanlık moda olsa. İnsan evvela kendi içinde, sonra dışarıda mağlup olur. İnsan, kendisinin başıboş bırakılacağını mı sanır! İnsan kendinden başkasını örnek almadıkça ilerleyemez. İnsan akılla âlim olur saçı sakalı ağarmakla değil. İnsan kadar nankörünü bahsettiğin kedilerde bile görmedim. İnsan şişirilmiş bir tulum gibidir, ağzı açılınca söner. Hiç bir insan rastlamadım ki, onda öğrenilecek bir şey bulunmasın. Hiç bir şey insan kadar yükselemez ve onun kadar alçalamaz. Her insan kendine yakışanı yapar. Çünkü kalite asla tesadüf değildir. Bilsin ki insan için kendi çalışmasından başka bir şey yoktur. Bir insanın gerçek yüzünü seninle ilgili tüm menfaati bitince görürsün. Ucuz insanlar üzerine kurduğun hayaller sana pahalıya patlar. İnsanlar vardır ki, ancak bir müddet ağızlarda dolaşan türkülere benzerler. Çok kısa bir sürede biten ancak kısa bir sürede sindirilmeyen bir kitap. Üç adet hikayeden oluşmasına rağmen insana güzel öğütler ve çarpıcı örnekler sunuyor. İncecik kitapalrı daima sevmişimdir..ama bana bir şeyler katanları daha da çok. İnce kitap farklı bir tekrar kendisine çekme gücüne kolay kolay düşmez,tekrar okunması ise mümkün..bu kitabında asıl konuları insanın nelere ihtiyaç duyduğu kaleme alınmıştır,baba şefkatiyle üstelik.. Gerek Tolstoy olsun gerek Dostoyevski olsun,bu iki yazarın kaleminde hep bir baba şefkati hissediyorum..hem uyarıcı hem gerçekleri baştan söyleyerek bazen gerektiği için hikayelerle örneklendirerek. Okuruna bir şeyler katmak,bir yazarın kaleminden dökülenler ile hayatı gözden geçirmesini sağlamak belki de okumanın gerçek anlamı ve amacıdır.. Rengarenk dünyalara daldırmadan,gerçek hayatın gerçekte nasıl olduğunu veya olabileceğini okuruna hissettiren her yazar beni cezbetmiştir.. Her kitabın bende br iz bırakmasını isterim,notlar almaktan çok aklımda bir şeylerin kalmasını isterim ve bunun için okurum elimden geldiğince.. Bu incecik kitapta insanın daha çok mala daha fazla paraya veya mevkiye değil,insanın asıl ihtiyaçları inanç,sevgi,merhamet,cömertlik ve kanaat..bu kitaptan aldığım mesajlar bu yöndedir.. Giderayak bu kitaptan bir hikayenin özetini sizinle paylaşmak istiyorum,gerçi kitaptan tamamını okumak çok daha etkileyici ama yine de nasip meselesi,belki bu kadarı bile bir şeyler anlatabilir.. TOLSTOYİNSAN NE İLE YAŞAR? Tolstoy’un İnsan ne ile yaşar adlı kitabında, çiftçi Pahom’un hazin ve ibretlik öyküsü yer alır. Sıradan kendi halinde bir çiftçi olan Pahom, daha zengin bir hayatın hayalini kurmaktadır. Uzak bir yerlerde cömert bir reisin karşılıksız toprak verdiğini duyunca, daha çok toprak elde etmek için reise gidip talebini iletir. Gerçekten de Reis herkese istediği kadar toprak veren cömert biridir. Pahom’a “Sabah güneşin doğuşundan batışına kadar katettiğin bütün yerler senin fakat güneş batmadan yeniden başladığın yere dönmen lazım.” der. “Yoksa bütün hakkını kaybedersin.” İnsana Ne Kadar Toprak Lazım? Pahom güneşin doğuşuyla beraber başlar yürümeye. Tarlalar, bağlar, bahçeler geçer. Tam geri dönecekken gördüğü sulak bir araziyi es geçemez. Şu bağ, bu bahçe derken bakar ki güneşin batmasına az kalmış. Koşar, koşar, ama kesilir takâti. Halsiz adımlarla yürümeye devam ederken, Pahom’un burnundan kanlar damlamaya başlar. Tam başladığı noktaya yaklaşmışken, bir an yığılır yere ve bir daha kalkamaz… Reis olanları izlemektedir. Çok kereler şahit olduğu olay yeniden vuku bulmuştur. Adamlarına bir mezar kazdırır. Pahom’u bu mezara gömerler. Reis Pahom’un mezarının başında durur şöyle der “Bir insana işte bu kadar toprak yeter!” Bilin ki, dünya hayatı ancak bir oyun, bir eğlence, bir süs, aranızda karşılıklı bir övünme, çok mal ve evlat sahibi olma yarışından ibarettir. Nihayet hepsi yok olur gider. Tıpkı şöyle Bir yağmur ki, bitirdiği bitki çiftçilerin hoşuna gider. Sonra kurumaya yüz tutar da sen onu sararmış olarak görürsün. Sonra da çer çöp olur. Ahirette ise dünyadaki amele göre ya çetin bir azap veya Allah’ın mağfiret ve rızası vardır. Dünya hayatı, aldanış metaından başka bir şey değildir. Hadid Suresi 20 Mütemadiyen biriktirmek istiyoruz. Yiyemeyeceğimiz kadar erzak, giyemeyeceğimiz kadar kıyafet, kullanamayacağımız kadar eşya, oturamayacağımız kadar ev… Gözlerimiz midelerimizden, arzularımız ihtiyaçlarımızdan daha büyük… Ve insan yaşlandıkça besler, gençleştirir arzularını. Biriktirdikçe hayata olan bağlarını artırır. Öyle bağlanır ki hayata, bir gün bu diyardan göçüp gideceği fikri zamanla yitip gider aklından… Tüketmeye de çok meraklıdır insan. Biriktirdiği paranın, eşyanın, malın mülkün yanında zaman tüketir, söz tüketir… Benlik biriktirirken, benliğini tüketir… Sofraya koyabildiğimiz bir bardak çayın, zeytine, ekmeğe ulaşabilmenin bir zenginlik olduğunu ne zaman fark edeceğiz. Doldurabildiği bir cüzdanı olmasa da, bir evi muhabbetle, kanaatle dolduran bir kadının, akşamları evine gelen, ekmek getiren, eline sağlık diyen bir erkeğin, iman dolu bir yüreğin zenginlik olduğunu ne zaman anlayacağız? Gören bir gözü, tutan bir eli, yürüyen bir ayağı satın alamayacak ve kaybedince tekrar sahip olamayacak kadar fakiriz hepimiz. Dışarıya adım atar atmaz o günün hikayesi şekillenmeye başlar. Yaşı, konumu ne olursa olsun dikkatimize çekilen her kişiden bir şeyler öğreniriz. Evren, karşımıza çıkan insanlar aracılığıyla mesaj yollar. İsterseniz bu konuya bir örnek üzerinden devam edelim. Çalışıp çabalayarak, emek harcayarak bir yerlere gelmiş bir insanı hayal edin. Şimdi de ayak oyunları ile bir yerlere gelmiş bir insanı hayal edin. Sonra bu iki kişi ile aynı iş yerinde çalışan başka bir kişiyi hayal edin. Fakat bu seferki biraz yoldan çıkmış olsun. 8-10 yıldır beklediği terfiyi alamadığı için sürekli söylensin. Hatta başarılı olan arkadaşlarının başarısı ile ilgili komple teorileri üretsin. Ayak oyunlarında başarılı olan arkadaşının ipliğini pazara çıkarsın. Sizce evren, bu kişinin karşısına sürekli başarılı insanları çıkartarak moralini bozmaya çalışıyor olabilir mi? Bence evrenin bu kişiye vermek istediği mesaj şudur; İşine odaklan, kendi başarı hikayeni kendin yarat!.Bu mesajı doğru algılamayan kişi, karşısına çıkan başarılı insanları rakip görmeye devam ettikçe kendi kazdığı kuyuya düşecektir. Çünkü sürekli dışarıya odaklanarak, işine yeterli zamanı ayıramayacak. Sonunda o çok beklediği terfiyi alması imkansızlaşacaktır. Evrenden gelen mesajı doğru algılayan bir kişi ise başarılı insanları her gördüğünde işini daha çok sahiplenecektir. Oynanan ayak oyunlarını kendine referans alarak dürüst yoldan yoluna devam edecek ve böylece herkesin güvenini kazanacaktır. Sonunda kolayca başarıyı elde gelen mesajlara negatif yorum kattığımızda şifre çözücümüzün yakıtında problem var demektir. İyi bir şifre çözücünün yakıtında kıskançlık, hırs, nefret oranı düşük, sevgi, huzur ve barış oranı yüksektir. Kıskançlık, nefret ve hırs oranı arttığı sürece evrenden gelen mesajlar doğru dışarıda bizi tehdit eden güçler yoktur. Fakat içeride gizlice bekleyen yaşamımızı kabusa çevirecek kıskançlık, nefret, hırs gibi güçler vardır. Onlara prim verdiğimiz sürece başarının gelmesi zaman alacaktır. Bu yüzden de bedeninizi, zihninizi, ruhunuzu arındırmak için elinizden geleni yapın ki evrenden gelen mesajları doğru algılayın. Her Daim Sevgi ve ve Yaşam Koçu Sibel longcoming 10 May 2008 En iyi cevaplar 0 0 Adana 1 Kitabın İsmi İnsan ne ile yaşar?Yazarı insanı yaşatan şeyin olduğu sorusu üzerinde duruyor ve cevabını kendisi veriyorSevgi Mutlaka okuyun derim 2 Bu kitabı geçen ay okudum ve güzel bir paylaşım için. Kitap içerik olarak kısa hikayelerden oluşuyor. Anlatımı basit ve aıcı. Özellikle İnsan Ne İle Yaşar? hikayesi okunmaya değer. longcoming 10 May 2008 En iyi cevaplar 0 0 Adana 4 longcoming' Alıntı 5 Love every thing empty thanks, friend KediCm 17 May 2006 En iyi cevaplar 0 0 İstanbul 6 İnsan Ne İle Yaşar, ünlü düşünür ve yazar Tolstoy’un okuyucunun manevi dünyasına hitap eden hikayelerinden oluşan en önemli eserlerinden biridir. içindeki Tanrı’yı gördüm. O anda İnsan ne ile yaşar’ anladım. O an, Tanrı’nın son dersini verdiğini ve beni bağışladığını anladım. tolstoy inançlı biri ve hatta daha da ileri giderek müslüman olduğunu düşünüyorum .. tavsiye ederim .. yanlız kitap biraz kısa 120 sayfa falan selamlar.. TatlRya 25 Kas 2008 En iyi cevaplar 0 0 Ankara 7 Bu kitabı ben de okudum. Gerçekten de çok güzel. 8 ben okuyalı yaklaşık üç yıl oldu ama hala aklımda tüm hikayeler, muhteşem bir kitap Tolstoy'un akıcı dili ve en az ölümü kadar sıradan insanlara yakınlığı ile yazarda kendinizi bulmanız çok kolay oluyor herkes okumalı bence ebruliyn 29 Nis 2008 En iyi cevaplar 0 0 9 Güzel akıcı ve anlam yüklü bi kitap,iki sefer okudum okumayanlara bende tavsiye ederim Fragmanına bakarak mükemmel bir gerilim filmi olduğunu düşünerek izlemiş ve içinde zamansal döngüler geçen filmlere karşı da özel bir ilgisi olan birisi olarak Vivarium filminden hiçbir şey anlamadım ve ne anlamam gerektiği konusunda ben anladım diyenlerin görüşlerini merak ediyorum. Yazının bundan sonrası spoiler içereceği için eğer filmi izlemediyseniz lütfen okumayın. -Spoiler- - Filmin başındaki guguk kuşu ile filmin içindeki çocuk arasındaki ilişki zaten bariz, guguk kuşu yavrusu da kendi annesi olmayan annenin yuvasına girerek diğer yumurtaları dışarı atan ve bu şekilde hayatta kalan bir kuş türü. kendinden küçük anne tarafından beslendiği sahne de oldukça güçlü ve iddialı bir giriş olmuş. Filmde de çok hızlı büyüyen ve garip bir çocuk karakteri var, sonunda da Gemma ve Tom'u korkutacak kadar büyüyor ve eve almamaya başlıyor. Çocuğun acıktığında avazı çıktığı kadar bağırması da kuştaki ifadeye benzer bir tepki. Buradan zamane çocukları, anlamadığımız hipnotize eden şeyler izlemeleri ve sonunda da ebeveynleri kapının dışına koymaları mesajını mı çıkarmalıyız? - Tom'un kazdığı toprağın dibinde bir insan ceseti bulması, o evde daha önce de aynı şeylerin yaşandığını gösteriyor. Yani kendinden önceki mağdur da tam olarak o noktayı kazmış, hasta olmuş ve yine o noktaya atılmış. Buradan da aile babalarının ailelerinden uzaklaşmaları, orta gelir tuzağından çıkabilmek için daha çok çalışmaları ve bir sonuca varamadan erken yaşta öldükleri mesajı çıkıyor gibi. - Çocuğun yaptığı taklit, boğazının şişmesi, büyüdükten sonra zamanı bükerek kaldırımın altına girebilmesi konuları havada kalmış, arkasında yatan alegori ve metafor açısından Gemma'nın paralel yaşamları, kendileri ile aynı problemlerle yüzleşmekte olan insanları görmesine ve dolayısıyla da bizim görmemize vesile olması önemli. Herkes aynı travmaları yaşıyor özetle, burada da orta sınıf Amerika halkının banliyö yaşantıları ve bunalımları gösterilmiş. Ama bütün bunlar için uzaylı olup olmadığı bir çocuk mu kullanmak gerekiyordu, burası çok havada kalmış. - Çocuğun elindeki kitabın da içindeki semboller vs açıklanmıyor, filmin bir noktasında tüm kurgunun bu kitap üzerinden çözüleceği beklentisi de filmin sonunda gidiyor. - Gemma, kendini çocuğuna adamış anne temsili olarak çocuğunu her koşulda bağrına basmakta ve babasına karşı da her koşulda korumakta. Akıl sağlığını da bu çerçevede yavaş yavaş yitirmekte ve çocuğun sesini bastırmak için başını çalışan çamaşır makinesine dayamakta olduğunu atlamamak gerek. - Filmin sonunda büyümüş olan çocuğun kendinden önceki emlakçıyı paketleyip kaldırması ve yeni gelen müşterileri ağırlamayı beklemesi de döngünün varlığının göstergesi. Bu ne ilk olaydı, ne de son olay olacak. Peki oyunu kuranlar kimler, kapitalizm eleştirisi ve sermaye sahibi şirketler gibi bir anlam çıkartabilir miyiz buradan bilemedim. - Türkiye'de mortgage kredileri 10 yıllık vadelerde ödenir ama Amerika'da 2008 krizine kadar çok daha vahşi şartlarda mortgage kredileri veriliyordu bankalar tarafından. Çok daha uzun vadeli ve değişken faizli krediler olduğu için ailelerin de çalışma hayatlarının ilk 20 yılı bu evlerin mortgage kredi taksitlerini ödemekle geçiyordu. Bütün bunların bir ev için olduğunu düşünürsek ve evin içinde de tablolarda bile yine evin kendisi olduğuna dikkat edecek olursak b*k mu var mu kadar ev meraklısı olmaya demek istiyor olabilir yönetmen. Bir de bizdeki çeyiz lansmanlarını görse ne hikayeler yazacak haberi yok. -Spoiler-

insan ne ile yaşar vermek istediği mesaj