1 ayet: Elif, Lam, Mim, 2. ayet: Bu, kendisinde şüphe olmayan, muttakiler için yol gösterici olan bir Kitap'tır. 3. ayet: Onlar, gaybe inanırlar, namazı dosdoğru kılarlar ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden infak ederler. 4. ayet: Ve onlar, sana indirilene, senden önce indirilenlere iman ederler ve ahirete de kesin bir
BAKARASURESİ 11. ayet meali karşılaştırmalı oku, BAKARA SURESİ 11. ayet ne anlama geliyor 40dan fazla hocanın meallerini oku. Kuran Mealleri KuranMealleri.net, Kutsal Kitabımız Kur’an-ı Kerim’in yüce hakikatlerini Kur’an’ın ruhuna uygun olaraksizlere ulaştıran, onlarca farklı hocanın mealinden bu konuda hiçbir
BakaraSuresi 13. ayeti Türkçe Kur'an Meali | 2/Bakara -13. Sonraki Ayet Önceki Ayet 11. ayet ; 12. ayet
AnkebûtSuresi 61. ayeti Türkçe Kur'an Meali | 29/Ankebût -61 Sonraki Ayet Önceki Ayet وَلَئِنْ سَاَلْتَهُمْ مَنْ خَلَقَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ وَسَخَّرَ الشَّمْسَ وَالْقَمَرَ لَيَقُولُنَّ اللّٰهُۚ فَاَنّٰى يُؤْفَكُونَ
AyetBakara Suresi Meal Sure. Yazıyı Paylaş: Facebook; Twitter; 2. Bakara Suresi 2. Ayet “Kitap budur; içinde şüpheye yer yoktur. Müttkiler/Kendini koruyanlar için rehberdir.”(Bakara 2/2) Ali İmran Suresi 7. Ayet 11 Ekim, 2016. 3. Ali İmran Suresi 5. Ayet 15 Ağustos, 2016. 3.
raQ7. ❬ Önceki Sonraki ❭ Web Taraycınız bu özelliği desteklemiyor. وَإِذَا قِيلَ لَهُمْ ءَامِنُوا۟ كَمَآ ءَامَنَ ٱلنَّاسُ قَالُوٓا۟ أَنُؤْمِنُ كَمَآ ءَامَنَ ٱلسُّفَهَآءُ ۗ أَلَآ إِنَّهُمْ هُمُ ٱلسُّفَهَآءُ وَلَٰكِن لَّا يَعْلَمُونَ Elmalılı Hamdi Yazır Onlara "Insanlarin müslümanlarin inandigi gibi inanin." denilince, "Biz de o beyinsizlerin inandigi gibi mi inanacagiz?" derler. Iyi bilin ki, asil beyinsiz kendileridir fakat bilmezler. Diyanet İşleri Başkanlığı Onlara, “İnsanların inandıkları gibi siz de inanın” denildiğinde ise, “Biz de akılsızlar gibi iman mı edelim?” derler. İyi bilin ki, asıl akılsızlar kendileridir, fakat bilmezler. Ali Fikri Yavuz Onlara, insanların Muhacirlerin= Mekke’den hicret eden sahabilerin ve Ensar’ın = Medine’li Ashab’ın iman ettiği gibi, siz de iman edin, denildiği zaman kendi aralarında “-Biz, akılsız cahillerin iman ettiği gibi iman edermiyiz?” derler. Doğrusu akılsızlar, sefihler onlardır ve lâkin bilmezler. Elmalılı Hamdi Yazır Sadeleştirilmiş Yine bunlara İnsanların inandıkları gibi inanın.» dendiği zaman Biz de o budalaların inandıkları gibi mi inanalım?» derler. Doğrusu budala kendileridir, fakat bilmezler. Elmalılı Hamdi Yazır Sadeleştirilmiş 2 Onlara İnsanların müslümanların inandığı gibi inanın.» denilince, Biz de o beyinsizlerin inandığı gibi mi inanacağız?» derler. İyi bilin ki, asıl beyinsiz kendileridir fakat bilmezler. Fizilal-il Kuran Onlara Halk nasıl iman etti ise siz de öyle iman edin» denildiği zaman Biz hiç beyinsiz ayaktakımı gibi iman eder miyiz?» derler. Asıl beyinsiz ayaktakımı kendileridir, ama bunu bilmiyorlar. Hasan Basri Çantay Onlara insanların müslümanların inandığı gibi inanın» denilince Biz de o beyinsizlerin inandığı gibi mi inanacağız?» derler. Dikkat et ki asıl beyinsizler hiç şüphesiz kendileridir. Fakat bilmezler. İbni Kesir Onlara; insanların inandıkları gibi siz de inanın, denilince; o beyinsizlerin inandığı gibi mi biz de inanacağız? derler. Bilesin ki asıl beyinsizler onlardır da bunu bilmezler. Ömer Nasuhi Bilmen Ve onlara Siz de nâsın imân ettiği gibi imân edin,» denilince derler ki Biz o sefihlerin imân ettiği gibi imân eder miyiz?» Muhakkak biliniz ki sefih olan ancak kendileridir. Fakat bilmezler. Tefhim-ul Kuran Ve yine kendilerine İnsanların iman ettiği gibi siz de iman edin» denildiğinde Düşük akıllılar beyinsizler ın iman ettiği gibi mi iman edelim?» derler. Bilin ki, gerçekten asıl düşük akıllılar kendileridir ama bilmezler. Diyanet Vakfi Onlara İnsanların iman ettiği gibi siz de iman edin, denildiği vakit Biz hiç, sefihlerin akılsız ve ahmak kişilerin iman ettikleri gibi iman eder miyiz!» derler. Biliniz ki, sefihler ancak kendileridir, fakat bunu bilmezler veya bilmezlikten gelirler. Elmalılı Hamdi Yazır Orijinal Yine bunlara nâsın iman ettiği gibi iman edin denildiği zaman ya biz o süfehanın iman ettikleri gibi mi iman ederiz?» derler, ha doğrusu süfeha kendileridir ve lâkin bilmezler
❬ Önceki Sonraki ❭ وَإِذَا قِيلَ لَهُمْ ءَامِنُوا۟ كَمَآ ءَامَنَ ٱلنَّاسُ قَالُوٓا۟ أَنُؤْمِنُ كَمَآ ءَامَنَ ٱلسُّفَهَآءُ ۗ أَلَآ إِنَّهُمْ هُمُ ٱلسُّفَهَآءُ وَلَٰكِن لَّا يَعْلَمُونَ Ve izâ kîle lehum âminû kemâ âmenen nâsu kâlû e nu’minu kemâ âmenes sufehâu, e lâ innehum humus sufehâu ve lâkin lâ ya’lemûnya’lemûne. Onlara, “İnsanların inandıkları gibi siz de inanın” denildiğinde ise, “Biz de akılsızlar gibi iman mı edelim?” derler. İyi bilin ki, asıl akılsızlar kendileridir, fakat bilmezler. Diyanet İşleri Başkanlığı Onlara, “İnsanların inandıkları gibi siz de inanın” denildiğinde ise, “Biz de akılsızlar gibi iman mı edelim?” derler. İyi bilin ki, asıl akılsızlar kendileridir, fakat bilmezler. Diyanet Vakfı Onlara İnsanların iman ettiği gibi siz de iman edin, denildiği vakit Biz hiç, sefihlerin akılsız ve ahmak kişilerin iman ettikleri gibi iman eder miyiz!» derler. Biliniz ki, sefihler ancak kendileridir, fakat bunu bilmezler veya bilmezlikten gelirler. Elmalılı Hamdi Yazır Sadeleştirilmiş Yine bunlara İnsanların inandıkları gibi inanın.» dendiği zaman Biz de o budalaların inandıkları gibi mi inanalım?» derler. Doğrusu budala kendileridir, fakat bilmezler. Elmalılı Hamdi Yazır Onlara İnsanların müslümanların inandığı gibi inanın.» denilince, Biz de o beyinsizlerin inandığı gibi mi inanacağız?» derler. İyi bilin ki, asıl beyinsiz kendileridir fakat bilmezler. Ali Fikri Yavuz Onlara, insanların Muhacirlerin= Mekke’den hicret eden sahabilerin ve Ensar’ın = Medine’li Ashab’ın iman ettiği gibi, siz de iman edin, denildiği zaman kendi aralarında “-Biz, akılsız cahillerin iman ettiği gibi iman edermiyiz?” derler. Doğrusu akılsızlar, sefihler onlardır ve lâkin bilmezler. Elmalılı Hamdi Yazır Orijinal Yine bunlara nâsın iman ettiği gibi iman edin denildiği zaman ya biz o süfehanın iman ettikleri gibi mi iman ederiz?» derler, ha doğrusu süfeha kendileridir ve lâkin bilmezler Fizilal-il Kuran Onlara Halk nasıl iman etti ise siz de öyle iman edin» denildiği zaman Biz hiç beyinsiz ayaktakımı gibi iman eder miyiz?» derler. Asıl beyinsiz ayaktakımı kendileridir, ama bunu bilmiyorlar. Hasan Basri Çantay Onlara insanların müslümanların inandığı gibi inanın» denilince Biz de o beyinsizlerin inandığı gibi mi inanacağız?» derler. Dikkat et ki asıl beyinsizler hiç şüphesiz kendileridir. Fakat bilmezler. İbni Kesir Onlara; insanların inandıkları gibi siz de inanın, denilince; o beyinsizlerin inandığı gibi mi biz de inanacağız? derler. Bilesin ki asıl beyinsizler onlardır da bunu bilmezler. Ömer Nasuhi Bilmen Ve onlara Siz de nâsın imân ettiği gibi imân edin,» denilince derler ki Biz o sefihlerin imân ettiği gibi imân eder miyiz?» Muhakkak biliniz ki sefih olan ancak kendileridir. Fakat bilmezler. Ömer Nasuhi Bilmen Ve onlara Siz de nâsın imân ettiği gibi imân edin,» denilince derler ki Biz o sefihlerin imân ettiği gibi imân eder miyiz?» Muhakkak biliniz ki sefih olan ancak kendileridir. Fakat bilmezler. Tefhim-ul Kuran Ve yine kendilerine İnsanların iman ettiği gibi siz de iman edin» denildiğinde Düşük akıllılar beyinsizler ın iman ettiği gibi mi iman edelim?» derler. Bilin ki, gerçekten asıl düşük akıllılar kendileridir ama bilmezler.
وَإِذَا قِيلَ لَهُمْ لاَ تُفْسِدُواْ فِي الأَرْضِ قَالُواْ إِنَّمَا نَحْنُ مُصْلِحُونَVe-iżâ kîle lehum lâ tufsidû fi-l-ardi kâlû innemâ nahnu muslihûne1ve izâve o zaman, olunca2kîle lehumonlara ….. denildi3lâ tufsidûfesat çıkartmayın8muslihûneıslâh ediciler, ıslâh edenlerDiyanet işleri Bakara/11 ayet mealiBunlara, “Yeryüzünde fesat çıkarmayın” denildiğinde, “Biz ancak ıslah edicileriz!” Hamdi Yazır Bakara/11 ayet mealiElmalılı Hamdi YazırHem bunlara yer yüzünü fesada vermeyin denildiği zaman biz ancak ıslahcılarız derlerSuat Yıldırım Bakara/11 ayet mealiSuat YıldırımNe zaman onlara "Yeryüzüne fesat saçmayın!" denilse "Biz sadece barışçıyız, ortalığı düzeltmekten başka işimiz yok!" derler.
❬ Önceki Sonraki ❭ وَإِذَا قِيلَ لَهُمْ لَا تُفْسِدُوا۟ فِى ٱلْأَرْضِ قَالُوٓا۟ إِنَّمَا نَحْنُ مُصْلِحُونَ Diyanet Vakfı Onlara Yeryüzünde fesat çıkarmayın, denildiği zaman, Biz ancak ıslah edicileriz» derler. Meallere göre Bakara Suresi 11. Ayet Tüm Mealler Bakara 11 Elmalılı Hamdi Yazır Orijinal Bakara 11 Diyanet İşleri Başkanlığı Bakara 11 Elmalılı Hamdi Yazır Bakara 11 Ali Fikri Yavuz Bakara 11 Diyanet Vakfi Bakara 11 Elmalılı Hamdi Yazır Sade Bakara 11 Elmalılı Hamdi Yazır Sade 2 Bakara 11 Fizilal-il Kuran Bakara 11 Hasan Basri Çantay Bakara 11 İbni Kesir Bakara 11 Ömer Nasuhi Bilmen Bakara 11 Tefhim-ul Kuran Bakara 11 Kuran Yolu Bakara 11
BAKARA SURESİ – KURANI KERİM EN UZUN SURESİ Ayet ayet takip ile muhteşem görüntüler eşliğinde Kur’an-ı Kerim’in en uzun süresi. Bakara Suresi, bu surede geçen sığır hikayesinden ve sığırın putlaştırılmasından daha dolayı bu ismi almıştır. Sure, farklı zamanlarda nazil olmuştur ve adı “Bakara Suresi”dir, çünkü kurban edilen inek sığır, Musa zamanında İsrailoğullarından bir adam öldürüldüğü için kurban edilmiştir ve “ Allah” onlara bir inek sığır kesmelerini emretti ve onun bir parçası ile ölü adama dokunduklarında adam dirildi ve katilini söyledi. İsrailoğulları, Musa’ya “Allah”ın kendilerine kesmelerini emrettiği ama sonunda kestikleri o ineğin özellikleri hakkında birçok soru sordular [1]. Kestiğiniz sığırın bir parçasıyla o maktûlün cesedine vurun’ Vurulunca da o diriliverdi. İşte Allah bunu nasıl dirilttiyse ölüleri de öyle diriltir. Aklınızı iyice kullanasınız diye âyetlerini size gösterir.” Bakara Suresi, 2/73, 74 “Yahudiler, Mısırda gördükleri putperestlikten oldukça etkilenmişlerdir. Buzağıya tapmaları ve daha sonra -puta tapan bir topluluğu görünce- Hz. Musa as’a “Ne olur biz de böyle gözle görünen bazı ilahları edinelim!” şeklinde öneride bulunmaları, puta tapma düşüncesinin Yahudilerin iliklerine kadar işlediğini göstermektedir. Bu batıl ilahların başında Mısır’da gördükleri inek-perestlik safsatasıdır. Bu çarpıcı mucize olayda ilah diye baktıkları bir ineğin kesilmesi, aslında onlara bunun bir ilah olmadığı fikrini zihinlerinde canlandırmaya ve bu konuda kalıcı mesaj vermeye yöneliktir. Yahudilerin, kesilmesi istenen inek hakkındaki -ardı arkası kesilmez- soruları, onların bir ilah gibi görmeye alışık oldukları bu hayvanın öldürülmesine taraftar olmadıklarını gösteren önemli bir ipucudur. Kur’an’da, bir “ineğin kesilmesi” penceresinden “inek-perestlik” fikrinin öldürüldüğüne işaret edilmiştir.”[3]. Bakara Süresi Kuranı Kerimin en önemli ayetlerinden biri olan Ayetel Kürsiyi içermektedir. Detaylar >>> 50’den fazla dilde altyazılı Dünya’nın En İyi Kuranı Kerim videolarından biri olan kelime kelime takip imkanı olan ve muhteşem manzaralara sahip Bakara Suresi’nin yukarıdaki videosunu izleyin. BAKARA SÜRESİ’NİN BU VİDEOSU HAKKINDA Bakara Suresi’nin bu videosu, kelime kelime takip özelliğiyle ile dünyanın en iyi Kuran videolarından biridir. Altyazı olarak 50’den fazla Dilde Kuran Çevirileri İngilizce Kuran, Hintçe Kuran, Urdu Kuran, … vardır. Çözünürlük FULL HD’dir. DÜNYADA İLK KEZ Kuran videoları, videolarda 50’den fazla DİL’de altyazılı olarak yayınlanmaktadır. Ayrıca rahatlatıcı çok güzel full HD doğa manzaraları ve ayet ayet izleme ve kelime kelime takip özelliği ile çok güzel ve okunabilir Arapça yazı tipi içerir. Okuyan Davut Kaya VİDEOYU ÇALIŞTIRMAK İÇİN YUKARIDAKİ OYNAT DÜĞMESİNE veya VİDEOYA DOKUNUN. !! ÇEVİRİYİ DİLİNİZDE GÖRMEK İÇİN LÜTFEN CC DÜĞMESİNİ AÇINIZ. YANİ, KAPALI İSE ALTYAZILARI AÇIN. NEDEN KURAN VİDEOLARIMIZ, DÜNYANIN EN İYİLERİNDENDİR? BUNLARDAN BAZILARI ALANINDA BİZCE EN İYİSİDİR Tüm Kuran videolarımız 50’den fazla dil sahibidir. Araştırmamıza göre, dünyadaki kuran videolarının çoğunda altyazı bulunmamaktadır. Dünyadaki hiçbir Kuran videosunda bu özellik yoktur. Biz şimdiye kadar, bu alanda çalışmamıza ve araştırmamıza rağmen tespit etmedik. Kur’an videolarımız doğaya ve ayetlere ilişkin muhteşem görüntülere sahiptir. Yine, dünyadaki çok az sayıda Kuran videosunda ayetlere ilişkin görüntüleri vardır. Ayet ile ilgili Kuran videolarımız bu türün en iyilerden biridir. Kur’an videolarımız okunan ayetteki kelimeleri gösterme özelliğine sahiptir bazı daha önce yüklediğimiz videolarımız bu özelliğe sahip değildir. Dünyadaki çok az Kuran videosunun bu özelliği vardır. Videolarımızı geliştirirken en son teknolojiyi kullanmaktayız. İlgili konular da yeni teknolojiler geliştirmekteyiz. Bu Web Sitesinin Videoları Hakkında Diğer Dillerde Kısa Açıklamalar BAKARA SURESİNİN FAZİLETLERİ Bakara süresinin faziletleriyle ilgili meşhur 6 hadis kitabında Kütüb-i sitte aşağıdaki hadisler bulunmaktadır; Cibril Hz. Peygamber sav’in yanında otururken yukarıda kapı sesine benzer bir ses işitti. Başını göğe doğru kaldırdı. Cibril dedi ki “İşte gökten bir kapı açıldı, bugüne kadar böyle bir kapı asla açılmamıştır Derken oradan bir melek indi. Cibril tekrar konuştu “İşte arza bir melek indi, şimdiye kadar bu melek hiç inmemiştir. Melek selam verdi ve Hz. Peygamber sav’e “Sana verilen iki nuru müjdeliyorum. Bunlar, senden önce başka hiçbir peygambere verilmemişlerdi Onların biri Fatiha Süresi, diğeri de Bakara Süresi’nin son kısmı. Onlardan okuduğun her harfe mukabil sana mutlaka büyük sevap verilecektir” dedi. İbnu Abbas – Müslim, nesai Hz. Peygamber sav’i işittim, diyordu ki “Kur’an-ı Kerim’i okuyun. Zira Kur’an, kendini okuyanlara kıyamet günü şefaatçi olarak gelecektir.” Zehraveyn’i yani Bakara ve Al-i İmran surelerini okuyun! Çünkü onlar kıyamet günü, iki bulut veya iki gölge veya saf tutmuş iki grup kuş gibi gelecek, okuyucularını müdafaa edeceklerdir. Bakara suresini okuyun! Zira onu okumak berekettir. Terki ise pişmanlıktır. Onu tahsil etmeye sihirbazlar muktedir olamazlar.” Bir rivayette şu ziyade mevcuttur Bir rekatta, secdeden önce, bir kul onu okur, sonra da Allah’tan birşey isterse Allah istediğini mutlaka verir.” Ebu Ümame – Müslim Resulullah sav kalabalık bir askerin katıldığı orduyu sefere çıkardı. Askerlere Kur’an okumalarını tenbihledi. Ayrıca teker teker görerek herbirine Kur’an’dan bildikleri yerleri okumalarını tenbihliyordu. Derken sıra yaşça en genç birisine gelmişti. Ona “Kur’an’dan sen ne biliyorsun ey falanca?” diye sordu. Genç “Ben,” dedi, “falan falan sureleri ve bir de Bakara suresini biliyorum.” Resulullah sav Yani sen Bakara’yı biliyor musun?” diye sordu. “Evet!” cevabı üzerine “Haydi yürü, seni askerlere komutan tayin ettim” dedi. Askerlerin ileri gelenlerinden biri atılıp “Yemin olsun, Bakara’yı ezberlememe mani olan şey, hükümleriyle amel edememek korkusundan başka birşey değildir” dedi. Resulullah sav şu tenbihte bulundu “Kur’an’ı öğrenin ve onu okuyun. Kur’an-ı Kerim’in onu öğrenip okuyan ve onunla amel eden kimse için durumunu, içi ağzına kadar misk dolu bir kutuya benzetebiliriz. Bu her tarata koku neşreder. Kur’an’ı öğrendiği halde, ezberinde olmasına rağmen okumayıp yatan kimse de ağzı sıkıca bağlanmış, hiç koku neşretmeyen misk kabı gibidir.” Ebu Hüreyre – Tirmizi Resulullah sav’ın şöyle söylediğini işittim “Kıyamet günü Kur’an-ı Kerim ve ona dünyada iken sahip çıkıp onunla amel edenler getirilirler. Bu gelişte. Bakara ve Al-i İmran süreleri Kur’an-ı Kerim’in önünde yer alırlar.” Resulullah sav bir iki sure için üç teşbihte bulundu ki, bir daha onları unutmadım. Şöyle demişti “Onlar sanki iki bulut veya aralarında nur ve aydınlık olan iki siyah gölgelik veya sahiplerini müdafaa vaziyeti almış saflar halinde iki kuş sürüsü gibidirler.” Nevvas İbnu Sem’an – Müslim Resulullah sav buyurdular ki “Evlerinizi kabirlere çevirmeyin, içerisinde Bakara suresi okunan evden şeytan kaçar.” Ebu Hüreyre – Müslim Resulullah sav şöyle buyurdular “Bakara Suresinin sonundaki iki ayeti geceleyin kim okursa o iki ayet ona kafi gelir.” İbnu Mes’ud – Buhari, Müslim, Ebu Davud, İbnu Mace, Tirmizi Resulullah sav buyurdular ki “Allah, arz ve semavatı yaratmazdan iki bin yıl önce bir kitap yazdı. O kitaptan iki ayet indirip onlarla Bakara suresini sona erdirdi. Bu iki ayet bir evde üç gece okundu mu artık şeytan ona yaklaşamaz.” Nu’man İbnu Beşir – Tirmizi Hz. Peygamber sav şöyle buyurdular “Her şeyin bir şerefesi var. Kur’an-ı Kerim’in şerefesi de Bakara süresidir. Bu surede bir ayet vardır ki, Kur’an ayetlerinin efendisidir Ayetü’l-Kürsi Ebu Hüreyre – Tirmizi Resulullah sav bana “Ey Ebu’l-Münzir, Allah’ın Kitabından ezberinde bulunan hangi ayetin daha büyük olduğunu biliyor musun?” diye sordu. Ben “O Allah ki, O’ndan başka ilah yoktur, O, Hayy’dır, Kayyum’dur yani diridir her şeye kıyam sağlayandır Bakara, 225 -ki buna Ayet’ü’l-Kürsi denir- dedim. Göğsüme vurdu ve “İlim sana mübarek olsun ey Ebu’l-Münzir! dedi.” Übey İbnu Ka’b – Müslim, Ebu Davud Cenab-ı Hakk’ın şu mealdeki sözü nazil olunca “İçinizdekini açıklasanız da gizleseniz de Allah sizi onunla hesaba çeker ve dilediğini bağışlar, dilediğine azab eder…” Bakara, 284 bu ihbar Sahabe ra’ye çok ağır geldi. Resulullah sav’a geldiler, diz çöküp oturdular ve dediler ki “Ey Allah’ın elçisi, bize yapabileceğimiz işler emredildi Namaz, oruç, cihad ve sadaka, bunları yapıyoruz. Ama Cenab-ı Hakk sana şu ayeti inzal buyurdu. Onu yerine getirmemiz mümkün değil.” Resulullah sav onlara “Yani sizler de sizden önceki Yahudi ve Hıristiyanlar gibi “dinledik ama itaat etmiyoruz” mu demek istiyorsunuz? Hayır öyle değil şöyle deyin “İşittik itaat ettik. Ey Rabbimiz affını dileriz, dönüş sanadır.” Ce-maat bunu okuyup, dilleri ona alışınca, bir müddet sonra Cenab-ı Hakk şu vahyi inzal buyurdu “Peygamber ve inananlar, O’na Rabbi’nden indirilene inandı. Hepsi Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine inandı. Peygamberleri arasında hiçbirini ayırdetmeyiz, işittik, itaat ettik, Rabbimiz! Affını dileriz, dönüş sanadır” dediler Bakara 285. Ashab bunu yapınca Allah, önceki ayeti neshetti ve şu ayeti inzal buyurdu “Allah kişiye ancak gücünün yeteceği kadar yükler; kazandığı iyilik lehine, ettiği kötülük de aleyhinedir. Rabbimiz! Eğer unutacak veya yanılacak olursak bizi sorumlu tutma. Resululah bu duayı yapınca Allah Teala hazretleri Pekala, yaptım buyurmuştur. Rabbimiz bizden öncekilere yüklediğin gibi bize de ağır yük yükleme! Allah Teala hazretleri Pekiyi, buyurmuştur. Rabbimiz! Bize gücümüzün yetmiyeceği şeyi taşıtma Rabb Teala hazretleri Pekiyi, dedi. Bizi affet, bizi bağışla, bize acı. Sen Mevlamızsın, kafirlere karşı bize yardım et Rabb Teala buna da Pekiyi demiştir. Ebu Hüreyre – Müslim BAKARA SURESİ’NİN MUCİZESİ Bakara Suresi’nin 23-24 ayette şöyle buyurulmaktadır; “23 Eğer kulumuz Muhammeda indirdiğimiz Kur’ânden şüphe içinde iseniz, haydi onun gibi bir sûre getirin, Allah’tan başka güvendiklerinizin hepsini çağırın; eğer doğru iseniz. 24 Yok yapamadıysanız, ki hiçbir zaman yapamayacaksınız, o halde yakıtı insanlar ve taşlar olan, inkârcılar için hazırlanmış ateşten sakının.” “Zira dokuz dereceye baliğ olan tahaddinin, yani muarazaya davet etmenin tabirleri, tabakaları vardır. 1- Yüksek Nazmıyla düzenleme, tanzim, sıra, tertip, düzen, İhbarat-ı Gaybiyesiyle gayb olan geçmiş veya gelecek zamana ait verilen haberler, ihtiva ettiği Ulûmu ilimler ve Âlî yüksek Hakaikıyla hakikatleriyle beraber tam bir Kur’anın mislini, Ümmi bir Şahıstan getiriniz. 2- Eğer böylece mislini getirmek tâkatinizin güç, kuvvet fevkinde ise, beliğ belâgatle, düzgün ve sanatlı olarak meramını anlatan bir Nazımla uydurma şeylerden olsun, getiriniz. 3- Eğer buna da Kudretiniz olmazsa, on Sure kadar bir mislini yapınız. 4- Bu da mümkin olmadı ise, uzun bir Surenin mislini yapınız. 5- Eğer bu da size kolay değilse, kısa bir Surenin misli olsun. 6- Eğer ümmi bir şahıstan imkân bulamadı iseniz, âlim ve kâtib bir adamdan olsun. 7- Bu da olmadığı takdirde, birbirinize yardım etmek suretiyle yapınız. 8- Buna da imkân bulunamadığı takdirde, bütün ins ve cinlerden yardım isteyiniz ve bütün efkârın fikirlerin, görüşlerin neticelerinden istimdad yardım ediniz. Neticeleri, tamamen yanınızda bulunan Kütüb-ü Arabiyede arapça kitaplarda mevcuddur. Bütün Kütüb-ü Arabiye ile Kur’an arasında bir mukayese yapılırsa, Kur’an mukayeseye gelmez. Çünki hiçbirine benzemiyor. Öyle ise Kur’an ya hepsinden aşağıdır veya hepsinden yukarıdır. Birinci ihtimal bâtıl ve muhaldir. Öyle ise hepsinden yukarı, fevk-al küll hepsinin üstünde bir Kitabdır. Onüç asırdan beri misli vücuda gelmemiştir, bundan sonra da vücuda gelemeyecektir vesselâm. 9- “Bizim şahidlerimiz yoktur. Eğer muarazaya girişsek, bizi destekleyecek kimse yoktur.” diye gösterdikleri o bahaneyi de def’etmek için, “Şühedanıza da müsaade edilmiştir. Onları da çağırın, size yardım etsinler.” İşte bu tabakalara dikkat edilirse, muarazanın şu mertebelerine işareten, Kur’an-ı Kerim’in yaptığı Îcaz ile gösterdiği İ’caza bir şua görünür. Arkadaş! Kur’an-ı Kerim’den en kısa bir Sureye muaraza etmekten beşerin aczi, mezkûr izahat ile sabit oldu.” [*] * İşaratül İcaz, Bediuzzaman Said Nursi İşaratül İcaz kitabı fatiha süresinin ve bakara süresinin 31. ayete kadar tefsirini içermektedir. İşaratül İcaz orjinal metnini oku Risale-i Nur Külliyatı Oku ve İndir Bakara Suresinde Ayetel Kürsi bulunmaktadır. Ayetel Kürsinin mucizesi hakkında detaylar >>> Bakara Suresinin Türkçe Meali Bakara Suresi’nin Türkçe Meali Elmalılı Hamdi Yazır şöyledir; Surenin Türkçe Meali şu şekildedir ilk 100 ayet; Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın ismiyle ﷽. 1 Elif, Lâm, Mîm. 2 İşte o kitap, bunda şüphe yok, müttakiler kötülükten korunacaklar için hidayettir. 3 Onlar ki gaybe iman edip namazı dürüst kılarlar ve kendilerine verdiğimiz rızıktan Allah yolunda harcarlar. 4 Ve onlar ki hem sana indirilene iman ederler, hem senden önce indirilene. Ahirete de bunlar kesinlikle iman ederler. 5 Bunlar, işte Rabblerinden bir hidayet üzerindedirler ve bunlar işte felaha erenlerdir. 6 Şu muhakkak ki inkâr edenleri uyarsan da, uyarmasan da onlar için birdir. Onlar inanmazlar. 7 Allah onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir. Gözlerinin üzerinde bir de perde vardır. Ve büyük azab onlaradır. 8 İnsanlardan öyleleri de vardır ki, inanmadıkları halde, “Allah’a ve ahiret gününe inandık.” derler. 9 Allah’ı ve müminleri aldatmaya çalışırlar. Halbuki sırf kendilerini aldatırlar da farkına varmazlar. 10 Kalplerinde hastalık vardır. Allah da onların hastalığını arttırmıştır. Yalan söylemelerine karşılık onlara elem verici bir azab vardır. 11 Hem onlara “Yeryüzünde fesat çıkarmayın.” denildiğinde “Biz ancak ıslah edicileriz.” derler. 12 İyi bilin ki, onlar ortalığı bozanların ta kendileridir, fakat anlamazlar. 13 Onlara “İnsanların müslümanların inandığı gibi inanın.” denilince, “Biz de o beyinsizlerin inandığı gibi mi inanacağız?” derler. İyi bilin ki, asıl beyinsiz kendileridir fakat bilmezler. 14 Onlar iman edenlere rastladıkları zaman “İnandık” derler. Fakat şeytanlarıyle yalnız kaldıkları zaman “Biz, sizinle beraberiz, biz sadece onlarla alay ediyoruz.” derler. 15 Asıl Allah onlarla alay eder ve taşkınlıkları içinde serserice dolaşmalarına mühlet verir. 16 İşte onlar o kimselerdir ki, hidayet karşılığında sapıklığı satın aldılar da, ticaretleri kâr etmedi, doğru yolu da bulamadılar. 17 Onların durumu, bir ateş yakanın durumu gibidir. Ateş çevresini aydınlatır aydınlatmaz Allah onların gözlerinin nurlarını giderdi ve onları karanlıklar içinde bıraktı, artık görmezler. 18 Onlar sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler. Artık hakka dönmezler. 19 Yahut onların durumu, gökten boşanan, içinde karanlıklar, gök gürlemesi ve şimşekler bulunan bir yağmura tutulmuşun hali gibidir. Yıldırımlardan ölmek korkusuyla parmaklarını kulaklarına tıkarlar. Oysa Allah, inkârcıları tamamen kuşatmıştır. 20 O şimşek nerdeyse gözlerini n nûrunu kapıverecek. Önlerini aydınlattımı ışığında yürürler, karanlık üzerlerine çöktümü de dikilip kalırlar. Allah dilemiş olsaydı işitmelerini, görmelerini de alıverirdi. Şüphesiz Allah her şeye kâdirdir. 21 Ey insanlar! Sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabb’inize kulluk edin ki Allah’ın azabından korunasınız. 22 O Rabb ki yeri sizin için bir döşek, göğü de bir bina yaptı. Gökten su indirdi, onunla size rızık olarak çeşitli ürünler çıkardı. Öyleyse siz de, bile bile, Allah’a eşler koşmayın. 23 Eğer kulumuz Muhammeda indirdiğimiz Kur’ânden şüphe içinde iseniz, haydi onun gibi bir sûre getirin, Allah’tan başka güvendiklerinizin hepsini çağırın; eğer doğru iseniz. 24 Yok yapamadıysanız, ki hiçbir zaman yapamayacaksınız, o halde yakıtı insanlar ve taşlar olan, inkârcılar için hazırlanmış ateşten sakının. 25 İnanıp yararlı işler yapanlara, altlarından ırmaklar akan cennetlerin kendilerine ait olduğunu müjdele! Onlardaki herhangi bir meyveden rızıklandırıldıklarında “Bu daha önce de rızıklandığımız şeydir” derler ve o rızık birbirinin benzeri olmak üzere, kendilerine sunulacak. Orada çok temiz zevceler de onların. Hem onlar orada ebedî kalacaklar. 26 Muhakkak ki Allah bir sivri sineği, hatta daha üstününü misal getirmekten çekinmez. İman edenler bilirler ki, o şüphesiz haktır, Rabb’lerındandır. Ama küfre saplananlar “Allah böyle bir misal ile ne demek istedi?” derler. Allah onunla birçoklarını şaşırtır, yine onunla birçoklarını yola getirir. Onunla ancak o fasıkları şaşırtır. 27 Onlar ki, söz verip andlaştıktan sonra Allah’a verdikleri sözü bozarlar. Allah’ın birleştirmesini emrettiği şeyi iman ve akrabalık bağlarını keserler ve yeryüzünde bozgunculuk yaparlar. İşte zarara uğrayanlar onlardır. 28 Allah’ı nasıl inkâr edersiniz ki, ölü idiniz sizleri diriltti. Sonra sizleri yine öldürecek, sonra yine diriltecek, sonra da döndürülüp ona götürüleceksiniz. 29 O ki, yeryüzünde ne varsa hepsini sizin için yarattı. Sonra göğe yöneldi, onları yedi gök olarak düzenledi. O, her şeyi bilir. 30 Bir zamanlar Rabb’in meleklere “Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım” demişti. Melekler “A!.. Orada bozgunculuk yapacak ve kan dökecek birisini mi yaratacaksın? Oysa biz seni överek tesbih ediyor ve seni takdis ediyoruz” dediler. Rabb’in “Ben sizin bilmediklerinizi bilirim.” dedi. 31 Ve Âdem’e isimlerin hepsini öğretti, sonra onları meleklere gösterip “Haydi davanızda sadıksanız bana şunları isimleriyle haber verin.” dedi. 32 Dediler ki “Yücesin sen ya Rab!. Bizim, senin bize öğrettiğinden başka bir bilgimiz yoktur. Şüphesiz sen bilensin, hakîmsin”. 33 Allah “Ey Âdem, bunlara onları isimleriyle haber ver.” dedi. Bu emir üzerine Âdem onlara isimleriyle onları haber verince, Allah “Ben size, ben göklerin ve yerin gayblarını bilirim, sizin açıkladığınızı da, içinizde gizlediğinizi de bilirim” dememiş miydim?” dedi. 34 Ve o zaman meleklere “Âdem’e secde edin!” dedik, hemen secde ettiler. Yalnız İblis dayattı, kibrine yediremedi, inkârcılardan oldu. 35 Dedik ki “Ey Âdem, sen ve eşin cennette oturun, ikiniz de ondan dilediğiniz yerde bol bol yeyin, fakat şu ağaca yaklaşmayın, yoksa zalimlerden olursunuz.” 36 Bunun üzerine şeytan onların ayağını oradan kaydırdı, içinde bulundukları cennet yurdundan çıkardı. Biz de “Birbirinize düşman olarak inin, orada belirli bir vakte kadar sizin için bir karar yeri ve bir nasib vardır.” dedik. 37 Derken Âdem Rabb’ından birtakım kelimeler aldı, onlarla tevbe etti. O da tevbesini kabul etti. Muhakkak O, tevbeyi çok kabul eden, çok esirgeyendir. 38 Onlara dedik ki “Hepiniz oradan inin. Size benim tarafımdan bir hidayet rehberi geldiğinde, kim o hidayetçimin izinde giderse, onlar için hiçbir korku yoktur, onlar mahzun da olmayacaklardır. 39 İnkâr edip âyetlerimizi yalanlayanlara gelince, onlar da cehennem ehlidirler. Orada ebedî olarak kalacaklardır. 40 Ey İsrailoğulları, size verdiğim nimetimi hatırlayın, bana verdiğiniz sözü tutun ki, ben de size verdiğim sözü tutayım ve sadece benden korkun! 41 Yanınızdakini Tevrat’ı tasdik edici olarak indirdiğim Kur’âna iman edin, O’nu, inkar edenlerin ilki siz olmayın, benim âyetlerimi birkaç paraya değişmeyin. Ancak benden korkun. 42 Hakk’ı batıla karıştırıp da, bile bile hakkı gizlemeyin. 43 Hem namazı dosdoğru kılın, zekatı verin, rükû edenlerle birlikte siz de rükû edin. 44 İnsanlara iyiliği emreder de kendinizi unutur musunuz? Halbuki kitab Tevratı okuyorsunuz. Hâlâ aklınızı başınıza almayacak mısınız? 45 Bir de sabırla, namazla yardım isteyin. Şüphesiz bu, Allah’a saygılı olanlardan başkasına ağır gelir. 46 Onlar ki, Rablerine kavuşacaklarını ve gerçekten O’na döneceklerini bilirler. 47 Ey İsrailoğulları! Size verdiğim nimeti ve vaktiyle sizi âlemlere üstün kıldığımı hatırlayın. 48 Ve öyle bir günden korunun ki, kimse kimsenin yerine bir şey ödeyemez, kimseden şefaat da kabul edilmez, kimseden fidye de alınmaz ve onlara hiçbir yardım da yapılmaz. 49 Hem hatırlayın ki bir zaman sizi Firavun ailesinden de kurtardık, onlar size azabın en kötüsünü reva görüyor, oğullarınızı boğazlıyor, kadınlarınızı sağ bırakıyorlardı. Ve bunda size Rabbiniz tarafından büyük bir imtihan vardı. 50 Hani bir zamanlar sizin için denizi yarıp, sizi kurtardık da Firavun’un adamlarını suda boğduk, siz de bakıp duruyordunuz. 51 Hani bir zamanlar Musa’ya kırk gecelik vaad verdik de sonra siz onun arkasından buzağıyı put edindiniz ve o halinizle zalimler idiniz. 52 Sonra yine de sizi affettik, artık şükretmeniz gerekiyordu. 53 Ve hani bir zamanlar Musa’ya o kitabı ve furkanı verdik, gerekirdi ki, doğru yolda gidesiniz. 54 Hani bir zamanlar Musa kavmine dedi ki; Ey kavmim cidden siz o buzağıyı put edinmekle kendi kendinize zulmettiniz, bari gelin Rabbinize tevbe ile dönün de nefislerinizi öldürün. Böyle yapmanız Bârî Teâlânız katında sizin için hayırlıdır, böylece tevbenizi kabul buyurdu. Gerçekten de o Tevvab ve Rahîm’dir. 55 Hani bir zamanlar “Ey Musa biz Allah’ı açıkça görmedikçe senin sözünle asla inanmayacağız.” demiştiniz de bunun üzerine sizi yıldırım çarpmıştı ve siz de bakakalmıştınız. 56 Sonra şükredesiniz diye sizi ölümünüzün ardından yeniden diriltmiştik. 57 Ve üstünüze o bulutu gölge yaptık, ve size ihsan ettiğimiz hoş rızıklardan yiyin, diye üzerinize kudret helvası ve bıldırcın indirdik. Onlar, bize zulmetmediler, lakin kendi nefislerine zulmediyorlardı. 58 Hani bir zamanlar “Şu şehre girin de onun nimetlerinden dilediğiniz şekilde bol bol yiyin ve kapıdan secde ederek girin ve “hıtta” bizi bağışla! deyin ki, size, hatalarınızı mağfiret ediverelim, iyilik yapanlara nimetlerimizi daha da arttıracağız” dedik. 59 Bunun üzerine o zulme devam edenler sözü değiştirdiler, onu kendilerine söylenildiğinden başka bir şekle soktular. Biz de kötülük yaptıkları için o zalimlere murdar bir azap indirdik. 60 Hani bir zamanlar Musa, kavmi için su istemişti, biz de “asanla taşa vur!” demiştik, bunun üzerine o taştan on iki pınar fışkırmıştı. Her kısım insan kendi su alacağı yeri bildi. Allah’ın rızkından yiyin ve için de bozgunculuk ve saldırganlık yaparak yeryüzünü fesada vermeyin. 61 Hani bir zamanlar, “Ey Musa, biz tek çeşit yemeğe asla katlanamayacağız, yeter artık bizim için Rabbine dua et de bize yerin yetiştirdiği şeylerden; sebzesinden, kabağından, sarmısağından, mercimeğinden ve soğanından çıkarsın.” dediniz. O da size “O üstün olanı daha aşağı olanla değiştirmek mi istiyorsunuz? Bir kasabaya konaklayın o vakit istediğiniz elbette olacaktır.” dedi. Üzerlerine zillet ve meskenet damgası vuruldu ve nihayet Allah’dan bir gazaba uğradılar. Evet öyle oldu, çünkü Allah’ın âyetlerini inkâr ediyorlar ve haksız yere peygamberleri öldürüyorlardı. Evet öyle oldu, çünkü isyana dalıyorlar ve aşırı gidiyorlardı. 62 Şüphe yok ki, iman edenler, yahudiler, hıristiyanlar ve sabiîler, bunlardan her kim Allah’a ve ahiret gününe gerçekten iman eder ve salih amel işlerse elbette Rabbleri katında bunların ecirleri vardır, bunlara bir korku yoktur, bunlar mahzun da olacak değillerdir. 63 Hani bir zamanlar sizden mîsak sağlam bir söz almıştık, Tur’u üstünüze kaldırıp demiştik ki; size verdiğimiz kitaba kuvvetle tutunun ve içindekilerden gafil olmayın, gerek ki, korunursunuz. 64 Sonra verdiğiniz sözün arkasından yüz çevirdiniz, eğer üzerinizde Allah’ın lütfu ve rahmeti olmasa idi herhalde zarara uğrayanlardan olurdunuz. 65 İçinizden cumartesi günü yasağını çiğneyenleri elbette bilirsiniz. İşte bundan dolayı onlara “sefil maymunlar olun!” dedik. 66 Bu ibret dolu cezayı öncekilere ve sonrakilere bir ders, korunacaklara da bir nasihat, bir öğüt yaptık. 67 Hani bir zamanlar Musa kavmine demişti ki Allah, size bir bakara sığır boğazlamanızı emrediyor. Onlar da “ayol sen bizimle eğleniyor, alay mı ediyorsun?” dediler. Musa da “Böyle cahillerden biri olmaktan Allah’a sığınırım.” dedi. 68 Onlar, “Bizim için Rabbine dua et, her ne ise onu bize açıklasın.” dediler. Musa, “Rabbim buyuruyor ki, o ne pek yaşlı, ne de pek taze, ikisi arası dinç bir sığırdır, haydi emrolunduğunuz işi yapınız.” dedi. 69 Onlar, “Bizim için Rabbine dua et, rengi ne ise onu bize açıklasın.” dediler. Musa, “Rabbim buyuruyor ki, o, bakanlara sürur veren, sapsarı bir sığırdır.” dedi. 70 Onlar, “Bizim için Rabbine dua et, o nedir bize iyice açıklasın, çünkü o bize biraz karışık geldi, bununla beraber Allah dilerse onu elbette buluruz.” dediler. 71 Musa, “Rabbim buyuruyor ki o, ne çifte koşulup tarla süren, ne de ekin sulayan, ne de salma gezen ve hiç alacası olmayan bir sığırdır”. Onlar da “İşte tam şimdi gerçeği ortaya koydun.” dediler. Nihayet onu bulup boğazladılar. Az kaldı yapmayacaklardı. 72 Hani bir zamanlar siz bir adam öldürmüştünüz de onun hakkında birbirinizle atışmış ve onu üstünüzden atmıştınız, halbuki Allah, saklamış olduğunuzu açığa çıkaracaktı. 73 İşte bundan dolayı, o sığırın bir parçası ile o ölüye vurun, dedik. Allah ölüleri işte böyle diriltir ve size âyetlerini gösterir, belki aklınızı başınıza toplarsınız. 74 Sonra bunun arkasından yine kalbleriniz katılaştı, şimdi de taş gibi, ya da taştan da beter hale geldi. Çünkü taşlardan öylesi var ki; içinden nehirler kaynıyor, yine öylesi var ki, çatlıyor da bağrından sular fışkırıyor, öylesi de var ki, Allah korkusundan yerlerde yuvarlanıyor… Ve sizin neler yaptığınızdan Allah gafil değildir. 75 Şimdi bunların, size hemen inanacaklarını ümit mi ediyorsunuz? Halbuki bunlardan bir grup vardı ki, Allah’ın kelâmını işitirlerdi de sonra ona akılları yattığı halde bile bile onu tahrif ederlerdi. 76 Üstelik iman edenlere rastladıklarında inandık derler, birbirleriyle başbaşa kaldıkları zaman, “Rabbinizin huzurunda aleyhinize delil olarak kullansınlar diye mi tutup Allah’ın size açıkladığı gerçekleri onlara da söylüyorsunuz? Hiç aklınız yok mu be?” derlerdi. 77 Peki bilmezler mi ki, onlar neyi sır olarak saklar ve neyi açıkça söylerlerse Allah hepsini bilir. 78 Bunların bir de ümmî okuma yazması olmayan kısmı vardır, kitabı bilmezler, ancak birtakım kuruntu yığınına, boş saplantılara kapılır ve zan içinde dolaşır dururlar. 79 Artık o kimselerin vay haline ki, kendi elleriyle kitap yazarlar da sonra biraz para almak için “Bu Allah katındandır.” derler. Artık vay o elleriyle yazdıkları yüzünden onlara, vay o kazandıkları vebal yüzünden onlara!.. 80 Bir de dediler ki “Bize sayılı birkaç günden başka asla ateş azabı dokunmaz”. De ki; “Siz Allah’dan bir ahit mi aldınız? Böyle ise Allah sözünden dönmez. Yoksa siz Allah’a karşı bilemeyeceğiniz şeyleri mi söylüyorsunuz?” 81 Evet kim bir günah işlemiş de kendi günahı kendisini her yandan kuşatmış ise, işte öyleleri ateş ehlidirler ve orada ebedî kalıcıdırlar. 82 İman edip salih ameller işleyenler, işte öyleleri de cennet ehlidirler ve orada ebedî kalıcıdırlar. 83 Hani bir vakitler İsrailoğulları’ndan şöylece mîsak kesin bir söz almıştık Allah’dan başkasına tapmayacaksınız, anababaya iyilik, yakınlığı olanlara, öksüzlere, çaresizlere de iyilik yapacaksınız, insanlara güzellikle söz söyleyecek, namazı kılacak, zekatı vereceksiniz. Sonra çok azınız müstesna olmak üzere sözünüzden döndünüz, hâlâ da dönüyorsunuz. 84 Yine bir zamanlar mîsakınızı almıştık; birbirinizin kanlarını dökmeyeceksiniz, nüfusunuzu diyarınızdan çıkarmıyacaksınız. Sonra siz buna ikrar da verdiniz ve ikrarınıza şahit de oldunuz. 85 Sonra sizler öyle kimselersiniz ki, kendilerinizi öldürüyorsunuz ve sizden olan bir grubu diyarlarından çıkarıyorsunuz, onlar aleyhinde kötülük ve düşmanlık güdüyor ve bu konuda birleşip birbirinize arka çıkıyorsunuz, şayet size esir olarak gelirlerse fidyeleşmeye kalkıyorsunuz. Halbuki yurtlarından çıkarılmaları size haram kılınmış idi. Yoksa siz kitabın bir kısmına inanıp bir kısmını inkâr mı ediyorsunuz? Şu halde içinizden böyle yapanlar, netice olarak dünya hayatında perişanlıktan başka ne kazanırlar, kıyamet gününde de en şiddetli azaba uğratılırlar. Allah, yaptıklarınızdan gafil değildir. 86 Bunlar ahireti, dünya hayatına satmış kimselerdir. Onun için bunlardan azap hafifletilmez ve kendilerine bir yerden yardım da gelmez. 87 Celâlim hakkı için Musa’ya o kitabı verdik, arkasından birtakım peygamberler de gönderdik, hele Meryem oğlu İsa’ya apaçık mucizeler verdik, onu Rûhu’lKudüs ile de destekledik. Size nefislerinizin hoşlanmayacağı bir emirle gelen her peygambere kafa mı tutacaksınız? Kibrinize dokunduğu için onların bir kısmına yalan diyecek, bir kısmını da öldürecek misiniz? 88 Yahudiler, peygamberimize karşı alaylı bir ifade ile “Bizim kalblerimiz kılıflıdır.” dediler. Bilakis Allah, onları kâfirlikleri yüzünden lanetledi. Bundan dolayı çok az imana gelirler. 89 Yanlarındakini tasdik etmek üzere onlara Allah katından bir kitap gelince, daha önceleri inanmayanlara karşı onunla yardım isteyip durdukları halde, o tanıdıkları kendilerine gelince, bu sefer kendileri onu inkâr ettiler. İşte bundan dolayı Allah’ın laneti kâfirleredir. 90 Ne kadar çirkindir o uğruna kendilerini sattıkları şey ki; Allah’ın kullarından dilediğine kendi lütuf ve kereminden vahiy indirmesine kafa tutarak, Allah ne indirdiyse hepsini inkâr ettiler. İşte bu yüzden de gazap üstüne gazaba uğradılar. Can yakıcı azap asıl kâfirler içindir. 91 Onlara, “Allah ne indirdiyse ona iman edin.” denildiği zaman, onlar “Biz kendimize indirilene iman ederiz.” derler ve ondan başkasını inkâr ederler. Oysa yanlarındaki Tevrat’ı tasdik eden gerçek vahiy odur. Onlara de ki; “Peki madem gerçek mümin sizsiniz de ne diye daha önce Allah’ın peygamberlerini öldürüyordunuz? 92 Celâlim hakkı için Musa size belgelerle gelmişti de onun arkasından tuttunuz o buzağıya taptınız. Siz işte o zâlimlersiniz. 93 Bir zamanlar size, “verdiğimiz kitaba kuvvetle sarılın ve onu dinleyin.” diye Tûr’u tepenize kaldırıp mîsakınızı aldık. O yahudiler “Duyduk, dinledik, isyan ettik.” dediler, kâfirlikleri yüzünden o danayı yüreklerinde besleyip büyüttüler. De ki, ” Eğer siz mümin kimseler iseniz, bu imanınız size ne çirkin şeyler emrediyor! 94 De ki; Allah yanında ahiret yurdu cennet başkalarının değil de yalnızca sizin ise, eğer iddianızda da sadık iseniz haydi hemen ölümü temenni ediniz, ölmeyi cana minnet biliniz. 95 Fakat elleriyle işledikleri yüzünden onu hiçbir zaman temenni edemiyecekler. Allah o zâlimleri bilir. 96 Elbette onları insanların hayata en hırslı, en düşkün olanları olarak bulacak, hatta müşriklerden bile daha düşkün bulacaksın. Onların her biri bin sene ömür sürmeyi arzular, oysa uzun yaşamak kendisini azaptan kurtarıp uzaklaştıracak değildir. Allah, onların neler yaptığını görüp duruyor. 97 Söyle; her kim Cebrail’e düşman ise iyi bilsin ki, Kur’ân’ı senin kalbine Allah’ın izniyle kendinden önceki vahiyleri onaylayıcı, müminlere hidayet ve müjde kaynağı olmak üzere o indirdi. 98 Her kim Allah’a, Allah’ın meleklerine, peygamberlerine, Cebrail ile Mîkâil’e düşman olursa, iyi bilsin ki, Allah da o kâfirlerin düşmanıdır. 99 Şanım hakkı için sana çok açık âyetler; parlak mucizeler indirdik. Öyle ki, iman sahasından uzaklaşmış fasıklardan başkası onları inkâr etmez. 100 O fasıklar hem bunları tanımıyacaklar, hem de ne zaman bir ahd üzerine antlaşma yapsalar, her defasında mutlaka içlerinden bir güruh çıkıp onu bozacak ve atıverecek öyle mi? Hatta az bir güruh değil, onların çoğu ahit tanımaz imansızlardır. 101286 Videolardaki altyazıya bakınız. NOTE All of QURAN VIDEOS have 50+ languages’ translations subtitles. You can see translations of this Surah from the subtitles of the video above. Bakara Suresinin Diğer Dillerdeki Çevirileri Bakara Suresi’nin İngilizce çevirisi ve diğer dillerin çevirileri yukarıdaki ve aşağıdaki videolarda yer almaktadır. YouTube video oynatıcısında sağ altta altyazıları açmaya tıklamanız gerekebilir. Videodaki altyazı simgesine tıklayarak farklı altyazı dilleri seçebilirsiniz; Video ekranının altındaki ayarlar simgesine tıklayın. [CC] Altyazılar’ı tıklayın. Listeden istediğiniz dili seçin. Yukarıdaki ve aşağıdaki videoda Bakara Suresi’nin aşağıdaki dillerdeki çevirilerini görebilirsiniz; Arnavutça, Amharca, Arapça, Azerice, Bengalce, Boşnakça, Bulgarca, Katalanca, Çince, Hırvatça, Çekçe, Felemenkçe, İngilizce, Fince, Fransızca, Almanca, Hausa dili, Hintçe, İzlandaca, Endonezyaca, İtalyanca, Japonca, Kazakça, Korece, Kürtçe, Letonca, Malayca, Malayalamca, Marathi, Norveççe, Peştuca, Farsça, Lehçe, Portekizce, Romence, Rusça, Sindhi, Slovakça, Somalice, İspanyolca, Swahili, İsveççe, Tacik, Tamilce, Tatarca, Telugu dili, Tay dili, Türkçe, Urduca, Uygurca, Özbekçe Hemen hemen tüm VİDEOLARIMIZ 50’den fazla dilde altyazıya sahiptir. YouTube video oynatıcısında altyazı düğmesini açmanız gerekebilir çok çok kolaydır. Bakara Suresinin Arapçası Videolarda Arapça Kuran Okuyabilirsiniz Ayet Ayet ve /veya Kelime Kelime takip etme özelliğiyle Tevafuklu Kuran’da Arapça Bakara ve Fatiha Suresi’ni okuyun Cüz 1 Bölüm 2’yi okuyun Cuz 2 Bölüm 3’ü okuyun Cuz Bakara Suresini ve Tüm Kuran’ı Arapça okuyun Bakara Suresi ve Kuran’ı Dinleyin, Okuyun ve Öğrenin Arapça, İngilizce ve Sesli Arapça, İngilizce ve Sesli Bakara Suresi 29 Kuran çeviri ve Sesli Kuran 32 Ünlü Okuyucudan Kuran Sesini Dinleyin Kuran-ı Kerim ve Kuran Tercümelerini okuyabilir, 32 Ünlü Kuran Okuyucusundan Kuran Seslerini dinleyebilir ve indirebilirsiniz. 🔥 ÖNEMLİ İÇERİKLER Ayat-al Kürsi En Büyük Dua, Amana Rasul En Büyük Dua, Amana Rasul Bakara Suresi Tefsirini Ayrıntılı Açıklama Okuyun Bediüzzaman Said Nursi’nin Orijinal İşaratül İcaz kitabını .pdf formatında indir ve oku- Bakara Suresi Ayet 1-33 tefsiri Bediüzzaman Said Nursi’nin Orijinal İşaratül İcaz kitabını .pdf formatında her sayfada kelime sözlüklü olarak indir ve oku- Bakara Suresi Ayet 1-33 tefsiri İbni Kesir Bakara Suresi Tefsirini İngilizce Oku 1-185 İbni Kesir Bakara Suresi Tefsirini İngilizce Oku 186-286 YENİ HD VİDEOLAR İÇİN LÜTFEN YOTUBE KANALIMIZA ABONE OLUNUZ. Referanslar 2 3 Bakara Suresinin Yavaş Okunuşunu İzle
bakara suresi 11 12 13 ayet meali